DERSİM TERTELESİNİ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ!
Dersim Tertelesi, Türkiye egemen sınıflarının, Kemalist bürokratik burjuvazinin ve sömürgeci devlet aygıtının Kürt toplumuna karşı yürüttüğü sınıfsal, ulusal ve kültürel imha stratejisinin en keskin halkalarından biridir. Bu gerçek, Marksist-Leninist perspektiften bakıldığında, bir “yanlış uygulama” ya da “tarihi talihsizlik” olarak değil; merkezi ulus-devlet inşasının sermaye birikim modeliyle iç içe geçmiş yapısal bir tercih olarak anlaşılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda belirleyici olan iktidar blokları—Türk milliyetçisi burjuvazi, asker-sivil bürokrasi ve feodal artıklardan devşirilmiş yeni egemenler—Kürdistan’ı artık toplumsal ilişkilerini kırarak, üretim tarzını dönüştürerek ve halkı zorla asimile ederek devlet mekanizmasına eklemlemeyi hedeflemiştir. Dersim, bu projenin ilk büyük laboratuvarı olmuştur.
1937-38’in Tertelesi, bu nedenle yalnızca bir askeri operasyon değil; devlet eliyle yürütülen bir toplumsal mühendislik, sınıfsal disiplin ve sömürgeci tahakküm operasyonudur. Lenin’in ulusal sorun üzerine teorik çözümlemeleri ile Stalin’in ulusların kendi kaderini tayin hakkına dair ilkeleri açıkça göstermektedir ki: ulusların zorla asimilasyonu, burjuva devletlerin en reaksiyoner politikaları arasında yer alır ve bunlar her zaman sınıf egemenliğinin bir aracı olarak işler.
Dersim’de hedef alınan sadece Kürt Alevi halkı değildi; aynı zamanda komünal ilişkiler, kolektif yaşam biçimi, yerel özyönetim gelenekleri ve merkezi otoriteye direnme kültürüydü. Yani saldırı, hem ulusal hem sınıfsal karakter taşımaktaydı. Bu nedenle Dersim Tertelesi, Kürt halkına karşı sömürgeci iç savaş biçiminde yürütülmüş, Kürdistan’ın siyasal varlığına ve toplumsal özgünlüğüne yönelik tarihsel bir darbe oluşturmuştur.
Bugün hâlâ süren inkâr ve cezasızlık politikaları, sömürgeci TC devletin bu tarihsel tercihten kopmadığını göstermektedir. Dersim arşivleri açılmamakta, gerçek sorumluların isimleri gizlenmekte, resmi tarih ideolojik bir bariyer olarak kullanılmakta ve failler “devletin bekası” gerekçesiyle korunmaktadır. Tertelenin bugüne dek hesap vermeden kalmasının nedeni, Sömürgeci Türkiye burjuvazisinin hâlâ Kürdistan üzerinde sömürgeci bir hâkimiyetini sürdürmesidir.
Partiya Komunist a Kurdistan, tüm dünya halklarını ve halkımızı şu temel konulara bir kez daha dikkat çekmek istiyor;
1. Dersim Tertelesi, ulusal ve sınıfsal bir kırımıdır, sömürgeci TC devletin karakterinin çıplak ifadesidir.
2. Bu tarihsel suçun gerçek yüzü, ancak sömürgeci TC devletinin tekci ve inkarcı aygıtının ideolojik ve askeri militarist devletin dağıtılması ile ortaya çıkar.
3. Kürt halkının özgürlüğü, Dersim’in hesabının sorulmasıyla, faillerin teşhiriyle ve sömürgeci TC devletini ülkemizden kovulması ve Bağımsız Özgür Demokratik Kürdistanın kurulmasıyla mümkündür.
4. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı, aynı zamanda burjuva demokratik bir haktır. Marksist-Leninist bilimsel sosyalizm öğretisine göre teori, koşulsuz bir haktır. Sömürgeci Türkiye egemen sınıflarının bu hakkı gasp etmesi meşru değildir ve tarihin karşısında duramaz.
Dersim Tertelesi, Dünya, bölge halklarına ve halkımıza şu politik gerçekliğin altını çizmiştir;
Bir halk, kendi siyasal iradesinden koparıldığında, kendi tarihini yazamadığında, kendi geleceğini belirleyemediğinde; devletin sömürgeci şiddeti her daim yeniden üretilir.
Bu nedenle, Dersim’in hesabı yalnızca geçmişin değil; Kürdistan’ın geleceğinin de sorusudur.
Tarih, ancak örgütlü halklar tarafından değiştirilir.
Egemen sınıflar ancak örgütlü mücadeleyle durdurulabilir.
Dersim’in yasını tutmak yetmez; Dersim Tertelesi bugün siyasal bir bilinç, örgütsel bir kararlılık ve devrimci bir irade olarak hafızalarda taşınmalıdır.
Dersim unutulmadı, unutturulmadı.
Hesap sorulana ve sömürgeci TC devleti ülkemizden kovulana kadar Partiya Komunist a Kurdistan (KKP)’nin mücadelesi sürecektir.
Partiya Komunîst a Kurdistan (KKP)
Merkez Komitesi
15 Kasım 2025

Partiya Komuniste Kurdistan KKP partiya komuniste kurdistan