Çarşamba , Mart 19 2025
Home / Güncel / HALKIMIZA ÇAĞRIMIZDIR! KKP

HALKIMIZA ÇAĞRIMIZDIR! KKP

HALKIMIZA ÇAĞRIMIZDIR!

Ülkemiz, halkımız ve ulusumuz, 27 Şubat 2025 tarihinden itibaren yepyeni ve olağanüstü bir sürece girmiştir. PKK’nin 15 Ağustos 1984 günü Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla başlattığı, ülkemizdeki en uzun soluklu ulusal kurtuluş mücadelesi, savaşı başlatanlar tarafından sonlandırılmıştır. PKK’nin anılan tarihteki savaş ilanı, herkesin bildiği gibi, ülkemizde ve Türkiye’de bu kırk yıla damgasını vurmuş, on yıllar boyunca toplumsal ve politik gündemin ana belirleyicisi olmuştur. PKK gerillalarının ve halkımızın sömürgeci TC devletine karşı gösterdiği destansı direniş, ulusal kurtuluş sorunumuzu dünyanın en ücra köşelerine kadar duyurmuş, düşmanlara korku salmış ve halkımıza umut olmuştur.

Bilinir ki, hiçbir savaş sonsuza kadar sürmez. 27 Şubat günü İmralı Heyeti’nin Abdullah Öcalan’ın ağzından yaptığı açıklama ve PKK Başkanlık Konseyi’nin 1 Mart itibariyle silahları susturma kararı, 15 Ağustos 1984 sürecini sonlandırmıştır. Hiç kimsenin Öcalan ve PKK yönetiminin kararına itiraz etme hakkı yoktur. Hatta, “gereksiz” veya “zamansız” demek bile geçersizdir. Aktif ve yoğun silahlı mücadelenin sonlandırılmasında bizce geç kalınmıştır. Halkımızın çatışmasız bir ortama ve sürece ihtiyacı vardır. Barışa karşı olmak kimsenin haddine değildir.

Abdullah Öcalan, örgütüne “…Kongrelerinizi toplayın ve karar alın; PKK kendisini feshetmelidir” talimatını vermiştir. Ancak fesih süreci henüz başlamamıştır. Bu gelişmelerin neler getireceğini şimdilik bilemiyoruz. PKK’li ve KCK’lı dost ve kardeşlerimizin mevcut örgüt ve partilerini dağıtmasına karar verseler bile, örgütsüzlüğü tercih edeceklerini sanmıyoruz. Yeni çözümler üreteceklerdir, üreteceklerine inanıyoruz. Çünkü örgütsüzlük, köleliği kabullenmekle eş anlamlıdır.

Bir kez daha belirtelim: Ulusumuzu ve ülkemizi derinden etkileyecek ve halkımızı belki de onlarca yıl çıkılmaz bir bataklığa sürükleyecek olan bu yeni gelişmeler, durup dururken ortaya çıkmamıştır. Bu gelişmelerin arkasındaki “paradigma” sahiplerinin ABD, İngiltere ve İsrail olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur. 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı ardından, sürecin başlatıldığı, İsrail-Filistin çatışmasının başlamasından bir süre sonra İmralı’ya devlet heyetlerinin gidip gelmeye başladığı anlaşılmaktadır. Öcalan’ın önceki açıklamasındaki “…Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın desteklediği paradigma”ya katkı sunmaya hazırım.” sözünden de, bu planı ve projeyi hazırlayanların başkaları olduğu anlaşılmaktadır. Bu başkalarının, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) sahipleri oldukları net bir gerçektir. Bölgemizde haritalar yeniden çizilirken, zenginlik kaynakları paylaşılmakta ve İsrail’in güvenlik tehditleri yok edilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’deki siyasi İslamcı ve gladyocu iktidar sahipleri, korku ve paniğe kapıldılar. Her fırsatta bir “beka” sorunu pişirilip önümüze kondu. Bu, cephe gerisindeki kaygılar ve müttefiklerine güvenmeme sonucudur. Aynı zamanda, Rojavalı kardeşlerimizin başarılarından duyulan korkunun bir yansımasıdır. TC devleti, emperyal amaçları için birinci ve ikinci dünya savaşlarında müttefiklerini değiştirmiştir ama paranın dostluğuna güvenilmeyeceğini çok iyi biliyorlar. İran’a diz çöktürülmesinin ardından yaşanabilecek gelişmeleri tahmin eden TC yöneticileri, ellerini çabuk tutmaya karar vermiş gibi görünüyorlar.

Bir yılı aşkın süredir devam eden İmralı trafiğinin iç nedenleri asla göz ardı edilmemelidir. R.T. Erdoğan’ın ölünceye kadar padişah kalma düşüncesinin arkasında, az sayıda olsa da tarikatçı ve şeriatçı taraftarları bulunmaktadır. Gladyonun siyaset sahnesindeki en etkin gücü olan MHP, hiçbir sorumluluk almadan devlet olanaklarının yarısını yiyor ve bu soygun olanağını kaybetmek istememektedir.

Özetle, iç ve dış koşulların sonucu olarak, TC İmralı’nın kapısını çalmıştır. Pazarlığın bir yanı açıktır ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır: Silahları PKK susturacak, partisini kapatacak, bağımsızlık, federasyon, özerklik ve hatta kültürel özerklik gibi taleplerden vazgeçilecektir ve sonrasında TC ile bütünleşme hedeflenecektir.

Ya masanın diğer yanı? Yok ama var gibi. “Ağanın eli tutulmaz,” diyorlar, sonra demokratik ve hukuki iyileştirmeler geleceği söyleniyor. Ancak, “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz” derler. İktidarda oldukları sürece, demokrasinin ve hukukun kırıntılarına bile tahammülleri olmayanlardan ne beklenebilir ki? Faşist bir koalisyondan demokratik adımlar beklemek, olamazın olacağını sanmaktır. Hangi ülkede faşistler demokrasinin yolunu açmış ve hukuku esas almışlardır ki, Türkiye’de de olsun?

Başta Kuzey Kürdistan’da ve Rojava’da yaşayan halkımız olmak üzere, Türkiye’de yaşayan dini ve milli azınlıkları zor, karmaşık ve belirsiz bir gelecek beklemektedir. Bu zorlukları aşmak, düştüğümüz yerden kalkmak için hazır olmalıyız. Düşmana, yani sömürgecilere asla güvenmemeliyiz.

Amaçsızlığı kabul edemeyiz. Bağımsız ve özgür Kürdistan hayalimiz, çok uzaklarda olsa da temel şiarımızdır! Belediyelerimizi kendimiz yönetmeli, asimilasyonu şiddetle reddetmeli, Kürtlüğümüze, dilimize, kültürümüze ve ülkemize sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız. Rojava’yı ve Güney’deki federe yapıyı korumak, boyun borcumuzdan öte bir namus borcumuzdur.

Bağımsız ve özgür Kürdistan hayalimiz belki çok uzaklarda olsa da, bu bizim temel şiarımızdır!

Partîya Komûnîst a Kürdıstan (KKP)
Merkez Komitesi
04.03.2025

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HALKINA! KKP

Kürdistan Halkına! Ülkemizi Dört parçaya bölen Lozan anlaşmasının 101. yılını protesto etmek için bir araya …