KÜRDİSTANLI KOMÜNİST DİNAMİKLERE
KADROLARA; GENÇLERE; KADINLARA
İŞÇİ-EMEKÇİ KİTLE ÖNDERLERİNE
ÇAĞRIMIZDIR:
KOMÜNİSTLERİN BİRLİĞİNİ GERÇEKLEŞTİRELİM.
• Tarih yeniden yön arıyor ve komünistler olarak tarihe yeniden içerik kazandırmayla yüz yüzeyiz.
• Yerelden evrensele bütüncül bakan Kürdistanli komünistlerin yüzleştikleri ağır görev ve sorumlukların altında ancak dağınık komünist hareketin tek bir ana gövdede organik birliği ile kalkabiliriz.
21. yüzyıl başında hem dünyada hemde ülkemiz de tarih yeniden yön arıyor . Kapitalist sanayi uygarlığı ile komünist uygarlık arasında adım adım büyüyen derin çatışma yeniden yön arayan tarihe içerik kazandıracaktır. Komünistler başta olmak üzere, devrimci dinamikler, işçi, emekçi sınıflar tarihe kendi bakış açılarından yeniden içerik kazandırmanın kavgasını geliştiriyorlar. Bütünün bir parçası olarak Kürdistanlı komünistler de bu tarihsel görevle yüz yüzdırler.
Yaşadığımız dünya barış ve kardeşliğe değil, büyük kanlı kavgalı çatışmalara hızla sürükleniyor.
Emperyalist güç merkezleri arasındaki çelişki ve çatışmalar daha fazla pazar, daha fazla kar hırsıyla gittikçe açığa vuruyor. Görünürdeki uzlaşma yada daha güçlü (ABD´ye ) olana tabii olma eğiliminin altında pazar kavgası büyüyor.
Küreselleşen kapitalizim koşullarında; zengin Kuzey ile yoksul Güney yarım küresi arasında, sermaya ile emek arasında gittikçe savaş ve terör odağı haline gelen rejimler ile halklar arasındaki çelişkiler derinleşiyor.
Emperyalist kapitalist sistem, 21. yüzyılda ölüm kalım savaşına hazırlanıyor. Avrasaya üzerinde egemenlik kurmayı ayakta kalabilmenin önemli dayanağı olarak görüyor. Avrasaya coğrafyasi başta gelmek üzere, dünyada savaş ve terörü tetikleyen, besleyen ve bizzat yürüten ABD başta olmak üzere emperyalist merkezler ve işbirlikçileridir.
Bush ve ekibini paranoyak siyasate yönlendiren, krizi derinleşen kapitalizmin kendisisdir. Dün olduğu gibi bugün de kapitalizim savaş olmadan ayakta duramıyor. Soğuk savaş denilen 1945-1992 yılları arasında Asya, Afrika ve L. Amerika başta olmak üzere toplam 143 savaşta 23 milyon insan öldü. Kapitalizim yeryüzünde aşılmadan insanlık barış, refah ve büyük kardeşliğe ulaşamaz.
Kapitalist sanayi uygarlığı; ekonomik olarak büyük bunalımda, siyasi olarak parlamenterizm iktidarsizlaşmış ve felsefi dokusu olan modernizim sorunlarla yüklü. Dini önyargılar karşısında aydınlanma sürecinde özgürleşen insan aklını şimdi yasalar kuşatı. Postmodernizim ise bunalımın felsefesi olarak sahneye çıktı. 21. yüzyılda çelişki ve çatışmalar, yüzü geçmişe dönük kapitalist sanayi uygarlığı ile gelecek bakışlı komünist uygalık arasında geçecektir.
ORTADOĞU´DA STATÜKO SARSILIYOR;
KOMÜNİSTLERE GÖREV DÜŞÜYOR
ABD emperyalizmi Avrasya stratejisinin bir gereği olarak Irak’i işgal etti. Zengin enerji kaynaklarina el koymak, Şeyh, Emir ve diktatörlerin Bati bankalarındaki paralarını tedavüle sokmak ve silahla ekonmiye alan açmak… Bunlar ABD nin başlıca hedefleridir. ABD Ortadoğuya müdahaleye yönelirken; burjuva demokratik muhalefetin zayıf oluşunu, komünist hareketin zayıf ve sorunlarla yüklü olmasını, bölgede birbirine karşı kullanabileceği zengin etnik yapısını, daha da önemlisi on yılların ürünü olarak diktatölüklerle, kral ve emirliklere yönetilen rejimlere karşı halkların biriken kin ve öfkesini kullandı. Halen de kullanmak istiyor. Emperyalizim bölgede demokrasi, özgülük, inasni müdahale gibi gerekçeleri sadece propoganda malzemesi olarak kullanıyor. Komünistler öncelikle emperyalizmin hangi malzemeyi kullandığını görmek ve dinamik sonuçlar çıkarmak zorundalar.
Emperyalist ordular Ortadoğu da, tüm emperyalist istihbarat servisleri bölgede ve Türkiye, İran başta olmak üzere bölge gerici rejimleri askeri siyasi varlığıyla bölgede etkinlik peşindeler. Fakat Ortadoğu da asıl olması gerekenler (bölge komünist hareketi) ya hiç yoklar yada varlıkları yok denilecek kadar zayıf.
Kürdistan komünistleri, diğer Kürdistan parçaları başta olmak üzere, Ortadoğu çapında komünist, devrimci hareketlerle ilişkileri geliştirmek ve ortak mücadeleyi örmekle yüz yüzedirler. Tek başına bu görev bile, Kuzey Kürdistan da yüzü Ortadoğu ya ve dünyaya dönük güçlü bir yasadışı komünist partinin yaratılması görevini önümüze koymaktadır. Bu sadece KKP yapısının değil Kuzey Kürdistanlı tüm komünist grup ve kadroların önünde duran görevdir. Herkesi bu göreve uygun davranmaya çağırıyoruz.
KÜRESELLEŞME; ULUS DEVLET VE KÜRT SORUNU
Emperyalist kapitalist merkezli küreselleşme ekonomik olduğu kadar siyasal ve kültürel alanda da bir süreç olarak işliyor. ABD nin tankların gücüyle ekonomiye alan açma yönelişi, farklı coğrafyalarda ekonomik terörizm dahası kültürel terörizm ile iç içe gelişiyor.
Merkezileşme ve karşıt kutup olarak yerelleşmeyi içeren küreselleşme trendi ulus devleti kıskacına alarak etki ve yetki alanını daraltıyor. Bu süreç en belirgin çizgileriyle AB de yaşanıyor. Avrupa da sancılı da olsa ulus devletin aşılması sürecine girildi. Ancak Asya, Afrika kıtaları başta olmak üzere “ulus devletsiz dünya” hedefinin bir hayli uzağındayız. AB de bile; yatırım, temerküz, araştırma vb. sorunlarda ulus devlet merkezliliği tam olarak halen aşılamadı.
Türkiye sermayesinin AB yönlişi, uniter devleti AB lehine yetki devri ile gittikçe yüz yüze getirmesi, Türkiyeli kimi komünist ve devrimici partileri artan oranda ulus devlet savunuculuğu gibi tutucu, milliyetçi bir çizgiye sürüklüyor. Türkiye devrimci hareketi saflarında, Kürt sorununda güçlenen şöven siyaset de bir yanıyla buradan besleniyor.
Yine Türkiyeli kimi devrimci parti ve örgütlerin; Kürt ulusu, ülke olarak Kürdistan gerçeği ve ulusal devlet kurma hakkını dışlayan, sorunu kültürel haklarla sınırlandıran “Demokratik Cumhuriyet” projesini bu yönüyle sahiplenmeleri aynı şöven siyasetin ürünüdür. Şöven çizgideki parti ve örgütler; “ Demokratik Cumhuriyet” projesinin sosyalizme bakışını reddederken, Kürt sorunundaki önermelerine sahip çıkarlar.
“Demokratik Cumhuriyet” projesini, sınıfsal kurtuluşda olduğu kadar, ulusal kurtuluşda da çözüm içermiyor. Ulusal özgürlük ve sosyalizim davasını bütünlüklü savunacak olan güçlü bir Kürdistan Komünist Partisi; ulusal demokratik hareketin daha tutarlı bir çizgiye çekilmesine katkı sunabileceği gibi; Türkiye devrimci hareketindeki şöven damarın geriletilmesine de katkı sunabilir.
ABD tıpkı Hitler Almanyası gibi, askeri alanda zafer kazandıkça, siyasi olarak kaypediyor. ABD saldırganlığı dünya halklarında anti emperyalizmi güçlendiriyor. Bu koşullarda ABD ile işbirliği içererisinde olan Güney Kürdistanlı ulusal hareketin izlediği siyaseti izlemek Kürt halkının ve siyasatinin dünyada yalıtlanmasını beraberinde getirir.
Ulusal sorunun çözümünü ne ABD tankları“na nede Kopenhag Kriterlerine havale etmeyen bir siyasal duruşa Kuzeyde dün daha fazla ihtiyaç vardı. Bunu ancak komünistlerin birliğinin ürünü olacak güçlü bir komünist parti başarabilir.
Dünyada ve bölgemizde giderek şekillenen yeni devrimci dinamiğin Kürdistan özgülünde geliştirilmesiyle bağlantılı olarak ulusal ve toplumsal kurtuluşu hedefleyecek bir komünist patisine ihtiyaç vardır. Böylesine bir partiyi yaratmak, varolan komünist yapı ve değerlerini adım adım büyütebilmek Kürdistanlı tüm komünistlerin önünde duran temel görevlerden biridir.
KOMÜNİST HAREKETİN TEK BİR ANA GÖVDEDE
BİRLİĞİNİ SAĞLAMAK
20. yüzyıl devrimci dalgası işlevini üstlenerek geri çekildi. Dalaganın üstlendiği işlev, çapı ve derinliği ile orantılıydı. Kimi dinamikler iktidar sürecinde, kimileri burjuvazi ile iktidar ortaklığı, kimileri ise muhalefet sürecinde işlevini tamamladı ve giderek yoruldu. 20. yüzyıl devrimci dalgasının ürünü olan devrimci, yurtsever, komünist parti ve örgütler yüzyılın sonunda belirleyici yönüyle yeni bir sosyal demokrat harekete evrildiler. Tersinden de sermaye soldan bir manipülasyonla 20. yüzyıl devrimci dinamiklerini adım adım sistem içi bir olgu haline getirdi, getiriyor. Dünya komünist hareketi, 21. yüzyıl başında, içeriği farklı olmak kaydıyla 20. yüzyıl başında yaşanan köklü kopuş benzeri bir kopuşla yüz yüzedir. KKP bu kopuşda bilinçli bir taraftır ve tüm komünistleri taraf olmaya çağırır.
12 Eylül askeri rejiminin ağır saldırıları altında devrimci örgütler daha gözünü açmaya firsat bulmadan, reel sosyalizmin çöküşüyle yüzleştiler. 20. yüzyıl devrim dalgasının geri çekilmesi ve belli başli devrimci olgularının belirleyici olarak yeni bir sosyal demokrasiye evrilmesi; daha özgün olarak reel sosyalizmin yıkılması; ve önemli bir diğer etken olarak devrimci, yurtsever hareketin kadrolarının belirleyici olarak ülke topraklarından koparak siyasi ilticaci konumuna düşmeleri.
Üst üste gelen bu sürçlerin sonuncunda, Kuzey Kürdistanlı yurtsever devrimci, komünist parti ve örgütlerden çoğunluğu sosyalizm ile bağını kopardı. Bir kısmı ise dağıldı, bir kısmı da giderek tıkandı. Bu tablo geride dağınık durumda olup arayış icerisinde olan zengin bir devrimci, komünist kadro bıraktı. Daha da önemlisi, siyaset yelpazesinde, sol, sosyalist cephesinden sürece müdehale edecek güçlü bir komünist dinamiğe olan ihtiyaci gün geçtikce daha çarpıcı olarak güncelleştirdi. Bu açıdan da Küzey Kürdistan´da komünistlerin tek bir partide yeni bir sentezda birliğe yönelmeleri kendini dayatan bir ihtiyaçtir.
Dünya´da, bölgemizde ve ülkemizde, ekonomik, siyasi ve kültürel yapısı haylı değişti. Bu her düzeyde yenilenmeyi önümüze koyuyor. Geçmişe takılıp kalamayız. Fakat geçmişteki değerler ve yaşananların tümü yanlış olmadığı gibi, yeni adına söylenen herşeyde doğru değildir. Marksizm-Leninizmin evrensel doğrularından kopmadan, yenilenmeye, yeni kavrayışı geliştirmeye yönelmeliyiz. Küzey Kürdistanlı tüm komünistleri, Marksizm-Leninizmin Kürdi/Kürdistani yorumu temelinde yeninin üretilmesine katki sunmaya çağırıyoruz.
Gerek Küzey Kürdistan, gerekse Türkiye cephesinde komünistlerin birliği yönünde kimi adımlar atıldı. Bu adımların yarı yolda tıkanması, birliğin reddine değil, yeni bir kavrayışla ele alınmasına bizi yönlendirmelidir. Bu acıdan Küzey Kürdistanlı, tüm komünistlerle, organik birlik perspektifiyle birleşmeyi hedefliyoruz. Bunu tartışıyoruz, tartışmaya çağırıyoruz.
Merkezde güçlü örgüt ve parti yapısı 20. yüzyıl gerçeğiydi ve doğruydu. Leninist parti örgütlenmesi bugünde bize ışık tutuyor. Yüzyıl aradan sonra taş üstüne taş koymamız gerektiğine inanıyoruz. Ve merkezin yani sıra esas gövdede güçlü örgüt yapısını yaratabilirsek; 21. yüzyıl örgüt ihtiyacına yanıt üretebileceğimize inanıyoruz. Merkez ve demokratik merkeziyetçi işleyişi bulunan piramital yapıda gücünü piramitin salt tepesinde değil esas gövdesinde yoğunlaştıran bir komünist örgütlenmesinin yaratılmasına inanıyoruz. Bu inancımızı dışımızdaki komünistlerle tartışarak yeni bir senteze varmayı amaçlıyoruz.
Küzey Kürdistanlı komünist hareketin yeni bir sentezle organik birliğinin hem güncel ve hemde tarihsel bir görev olduğuna inanıyor, bu inanç ve hedefimizi dışımızdaki tüm komünistlerle paylaşmak ve tartışmak istiyoruz.
Rejim ve derin devlet, 20. yüzyıl yasadışı örgüt yapısının haritasini büyük oranda kavradı. İnsan ve toplum yapısını çok yönlü kuşatan teknolojik girdiler, geçmiş yasadışı örgüt işleyişini ve yapısını büyük oranda aşındırdı. Bu açıdan da geçmişi tekrarlayamayız. Yeni bir yasadışı örgüt, örgütlenme kavrayışına ihtiyaç var. Her şey bir yana dünyayı parlemetolar değil, derin devletler yönetiyor. Bunun en tipik örneği dünyada ABD, bölgemizde ise Türkiye devletidir. Özel olarak ise, ABD tanklarının işgaliyle birlikte bölgemiz tam anlamıyla, silahların diliyle konuşulduğu bir alan haline geldi, getirildi. Rejimin yasalarıyla ve parlemento içi muhalefetle sınırlı bir siyasal, örgütsel duruş köklü devrimci dönüşümlere öncülük edemez.
KKP; Kuzey Kürdistanli tüm komünistleri yeni bir yasadışı kavrayış temelinde güçlü bir illegal komünist partisinin yaratılması yolunda birliği örmeye çağırır. Bu hedef doğrultusunda dışımıydaki komünistlerle görüşmeye hazır olduğunu duyurur.
Kürdistan Komünist Partisi
Merkez Komitesi
Ocak 2004