Home / Makaleler / Bir Yasalcı ile Bir Tasfiyecilik-Karşıtı Arasında Konuşma Vladimir İliç Lenin

Bir Yasalcı ile Bir Tasfiyecilik-Karşıtı Arasında Konuşma Vladimir İliç Lenin

Yasalcı: Bana öyle görünüyor ki, sosyal-demokrat basında tasfiyecilerle yapılan savaşımın ve tartışmaların aşırı sertliği, hırsı büyük ölçüde parlattı ve bir ölçüde anlaşmazlığın özünü gölgeledi.

Tasfiyecilik-karşıtı: Tam tersi değil mi? Savaşımın sertliği, ideolojik ayrılıkların derinliğinden ileri gelmiyor mu? Ya da belki siz de, kof sözlerle ve yaygın bayat ifadelerle aradaki uçurumu kapatmaya çalışan “yalpalayıcılar”a -başka deyişle “uzlaştırmacılar”a- katıldınız.

Yasalcı: O, hayır! Hiçbir biçimde “uzlaştırma” eğiliminde değilim. Tam tersine. Ortaya koymak istediğim nokta şu: Tasfiyeciler ne istediklerini yeter ölçüde bilmiyorlar. Bu nedenle de yeter ölçüde kararlı değiller. Karanlıkta el yordamıyla ilerliyorlar ve deyiş yerindeyse, kendi kendilerine gelişiyorlar. Düşünce çizgilerini sonuna kadar götürmekten [sayfa 145] henüz korkmaktalar. Tutarsızlıklarının, karmakarışık bir durumda olmalarının, çekingenliklerinin nedeni bu. Oysa karşıtları, bunları yanlış olarak, ikiyüzlülük, yasadışı partiye karşı hileli savaşım yöntemleri falan sanıyorlar. Sonuç veryansın etmek oluyor. Tartışmadan bir sonuç çıkarması, bir yarar sağlaması düşünülen kamuoyu da ne olup bittiğini anlayamaz bir duruma gelmiş bulunuyor. Eğer tasfiyeciler daha az sayıda akıllı diplomata sahip olsalardı ve kendilerine biraz daha fazla güvenselerdi, davalarını daha önce kanıtlayabilirler ve sizi parça parça ederlerdi.

Tasfiyecilik-karşıtı: Karabasan gibi bir şey bu… Ama yine de sizin savınızı dinlemek ilgi çekici görünüyor.

Yasalcı: Benim fikrimce, tasfiyeciler haklıdır. Kafalarına fırlatılan yasalcı etiketini benimsemek zorundalar. Bunu benimseyeceğiz ve bugün Rusya’da işçi sınıfı hareketinin karşısında gittikçe yoğunlaşan sorunlara tek doğru yanıtı -marksizm açısından doğru- ancak yasalcıların verebileceğini kanıtlayacağız. İçinden geçmekte olduğumuz dönemin, Rusya’nın iktisadi ve siyasal evriminde, bazı yönlerden kendine özgü bir aşama olduğunu itiraf ediyor musunuz, etmiyor musunuz?

Tasfiyecilik-karşıtı: Ediyorum.

Yasalcı: Ünlü “Aralık” (1908) kararlarınızda yaptığınız gibi, sadece sözde kalan bir itiraf bu. Ciddi olarak düşünülürse, bu tür bir itiraf, diyelim Üçüncü Dumadaki sosyal- demokrat grubun gözler önünde olan varlığını bir raslantı olarak değil, “yaşanan anın” ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmek demektir. Bugünkü siyasal koşulların bütünü, işçi sınıfı hareketi içinde oluşan koşulların bütünü öyle ki, Dumada açık, yasal bir sosyal-demokrat grup olası ve zorunludur, açık, yasal bir sosyal-demokrat işçi partisi olası ve zorunludur.

Tasfiyecilik-karşıtı: Dumadaki sosyal-demokrat gruptan, sosyal-demokrat bir işçi partisine sıçramak oldukça tehlikeli değil mi?

Yasalcı: Hiçbir şekilde tehlikeli değil. Tek fark şu: Üçüncü Dumadaki sosyal-demokrat grubun varlık biçimi, bizim için dışardan kararlaştırıldı. Yapmamız gereken tek şey bu biçimi kabul etmek, daha önceden hazırlanmış yapıya girmekti. Orada yasal bir işçi partisinin hangi yollardan ortaya [sayfa 146] çıkacağını bulmak bize kalmış bir iş. Bu noktada girişkenlik göstermeliyiz, yeni varlık biçimleri bulmak için savaşmalıyız. Sizin küçümser bir tavırla tasfiyeci dediğiniz kişiler bu türlü bir savaş veriyorlar, yeni yola girmişlerdir, ancak ne yazık ki henüz ilk adımı atmış durumdalar. Ne yazık ki, henüz çekingen davranıyorlar, dönüp dönüp arkalarına bakıyorlar ve yarım önlemlerle yetiniyorlar. Yeni yolun başında bu kaçınılmaz bir şey olabilir, ancak bu başlangıcı daha ileri adımlar izleyecektir. İlk adımların kararsızlığı ortadan kalkacak, hatalar giderilecektir.

Tasfiyecilik-karşıtı: Mükemmel. Acaba bu hataların ne olduğunu ve nasıl düzeltileceğini açıklama lütfunda bulunur musunuz?

Yasalcı: Seve seve. Yarının yasal işçi partisinin nasıl bir parti olacağını önceden tam olarak bilemeyiz, ama işçi sınıfı hareketinin genel gelişme doğrultusunu görebiliriz. Doğrultunun bu olduğunu bir kez kabul edersek, yasal partinin resmini çekinmeden çizebilirim. Gerçi asıl parti, tam resimdeki gibi olmayabilir, ama ona benzer bir şey olacaktır. Sizin için böyle bir resim çizerken, bir şey “icat etmem” gerekmiyor. Gerek duyduğum tek şey, yaşamın bize öğrettikleriyle, devrim sonrası beliren yeni koşullar altında girişilen eylemlerden edinilen deneyimleri dikkate almaktır. Sadece, ana akımı izlemem, ilgisiz ayrıntıları bir yana koymam ve bu deneyimi derleyip-toparlamam gerekiyor. İşçi sınıfı Dumada yasal olarak temsil edilmektedir. Dumada yasal bir sosyal-demokrat grup bulunmaktadır. Bu grup izlenmekte, ardına casuslar takılmaktadır; toplantılar yapmasına izin verilmiyor; görmüş-geçirmiş kişilerden yoksun bırakılmaktadır;[76] yarın belki de cezaevlerine atılabilir, sürgüne gönderilebilir. Sizin kısa görüşlü izleyicilerinizin inandığı gibi, bir parti, yasaldır diye, adli kovuşturmadan polis baskısından kurtulmuş olmuyor. Ancak Dumadaki yasal grup, baskıya karşın, varlığını sürdürmektedir. Yasal işçi birlikleri (sendikalar), kulüpler, haftalık ve aylık yasal marksist gazeteler vardır; bunlar daha da fazla izleniyor, kapatılıyor, cezalarla bütün paraları ellerinden alınıyor, yazıişleri müdürleri gazetede geçirdikleri her bir ay karşılığında cezaevinde belki birbuçuk ay kalıyorlar, işçi birlikleri sürekli olarak yasaklanıyor, ama yine de varlıklarını sürdürüyorlar. Şimdi bu durumu [sayfa 147] iyice, dikkatle, tekrar tekrar düşünün. Yasal işçi birliklerinin, yasal marksist basının, yasal sosyal-demokrat temsilcilerin bulunmadığı durum başkadır. 1905’te durum öyleydi. Her zaman izlenseler bile, sürekli olarak baskı altında tutulsalar bile, bunların varolduğu durum tamamen başkadır. 1907’den beri görülen de budur. Bu, durumun yeni bir özelliğidir. Dikkate almamız, genişletip, güçlendirmemiz ve pekiştirmemiz gereken işte bu “yeni özellik”tir.

Tasfiyecilik-karşıtı: Siz, kendilerini öteden beri işittiğimiz yasalcılardan daha cesur, daha tutarlı bir yasalcı olmaya söz vererek başladınız, ama şu ana kadar, tüm tasfiyecilerin çok önceleri söylediklerini yinelemekten başka bir şey yapmadınız.

Yasalcı: Daha önce söylediğim gibi, tutarlı ve inanmış bir yasalcılığın resmi, yaşamın getirdiği deneyimin yakından gözlenmesinin mantıklı sonucudur. Gerçekte, yasal sosyal-demokrat bir işçi partisini oluşturacak bütün değişik öğeler zaten yaşıyor. Daha yüksek sesle, daha açıkça konuşmalı ve bunlara gerçek adını vermeliyiz. Bu ayrı ayrı öğelerin -bugün değilse bile yarın- biraraya getirileceğini, getirilmesi gerektiğini ve o zaman böyle bir partinin ortaya çıkacağını korkusuzca kabul etmeliyiz. Bu parti kurulmalıdır, kurulacaktır. Baskıyla, yıldırmayla karşılaşacak, ancak, bu parti yaşayacaktır. Yasal bir işçi partisinden yoksun geçirilen yılların yerini, yasal işçi partisinin birçok baskıyla zaman zaman kesintiye uğrayan tehlikeli yaşamını sürdürdüğü yıllar alacaktır. Sırası geldiğinde o yılları da, Rusya’nın, tam Avrupa örneğine uygun yasal bir sosyal-demokrat partiye kavuştuğu yıllar izleyecektir. Yasal bir sosyal-demokrat partiye götürecek olan yılların içine zaten girilmiştir. Bu partiye daha şimdiden, sizin yüzde-doksandokuzu zaten yıkılmış. olan yeraltı örgütünüzden daha gerçek olan bir şeydir. Yasalcıları daha tam bir biçimde derleyip-toparlamak, onların eylemlerini daha kararlı, daha düzenli, daha kendine güvenli hale getirmek için işlerin bugünkü durumu hakkında konuşmaktan, bugünkü gerçeğin adını koymaktan, sloganlar ortaya atmaktan, bayrak açmaktan korkmamalıyız. Mahkemeler ya da polis, bayrağımızı elimizden çekip alırmış, ne gam, isterse yirmi kez alsın, o bayrağı yokedemezler, bizi ondan uzun süre yoksun tutamazlar, çünkü o bayrak [sayfa 148] gerçekte varolanın, büyüyenin, büyümeye devam edecek olanın ifadesidir.

Tasfiyecilik-karşıtı: Konuya gelin. Yoksa size şu sözü anımsatmam gerekecek: “Çok iyi şarkı söyler, ama şarkının nasıl biteceğini kimse bilmez.”Açık konuşmaya söz vermiştiniz. Şu halde bir noktayı daha açıklığa kavuşturun, daha somutlaştırın: Bayrağınıza ne yazacaksınız?

Yasalcı: Ben de tam o noktaya geliyordum. Biz, işçi hareketini daha ileri götürmek üzere, yasal yollardan çalışan bir dernek kuruyoruz. Bu dernek marksizmin ilkeleri üzerinde temellendiriliyor. Derneğin amacı, yaşamın toplumsa1 koşullarında marksist çizgi doğrultusunda değişiklik sağlamak, sınıfları ortadan kaldırmak, üretim anarşisine son vermek vb.’dir. Yasal partinin, yani bizim derneğimizin başta gelen amacı, siyasal ve toplumsal düzeni tamı demokratlaştırmak, tarım sorununu demokratik çizgi doğrultusunda marksist görüşler temelinde çözümlemeye yardım etmek ve geniş iş yasalarını çıkarmaktır. Son bir nokta, şu: Yeni derneğin eylem araçları, yasal propaganda, uyarma ve örgütlenme araçlarıdır.

Tasfiyecilik-karşıtı: Böyle bir derneğin resmen temsil edilmesine hükümetimizin izin vereceğini düşünmüyorsunuz değil mi?

Yasalcı: Endişe etmeyin, o kadar saf değilim. Derneğimiz, kuşkusuz, tescil edilmeyecek, ancak yasadışı sayılması da mümkün olmayacak – işte seçtiğimiz hedef bu. Her guberniyada işçiler birbiri ardından dernek tüzüğünü hazırlayacaklar ve onaylanması için yönetim makamlarına sunacaklar. Bu sürekli ve hep aynı kıvamda yürüyüp giden bir yasallık savaşımı olacak. Böyle bir derneğin kurucuları ve üyeleri, bugün, sözümona parti dediğimiz şeyin programında yer alan “dehşet verici” maddelerden ötürü kovuşturulmayacaklar. Gerçekten, RSDİP, bugün sözde bir partiden başka, bir şey değildir; programındaki “dehşet verici” maddeler, örneğin cumhuriyet ve proletarya diktatörlüğü isteği -birçok kararda silahlı bir ayaklanma hakkında yer alan “dehşet verici” maddeleri bir yana bırakıyoruz- vb., hiç kimseyi korkutmuyor, hiçbir önemi yok ve hiçbir rol oynamıyor. Hiçbir rol oynamıyor derken, gerçekte yasadışı herhangi bir eylemden suçlu olmayan insanların cezaya çarptırılmalarında [sayfa 149] oynadığı “rolü” kastetediyoruz. Asıl sorun bu, partide bugünkü acıklı güldürü bu. Ölümün zararı yaşayana oluyor. Birçok kararın ve eski parti programının modası geçmiş, eski “hükümleri” -yaşamın reddettiği, yararsız hale gelen arşive kaldırılmış “hükümler”- sadece düşmanlarımızın işine yarıyor, bizi bastırmalarına yardım ediyor; günümüzün gerçek hareketini geliştirmekte, üçüncü Dumada, yasal olarak yayınlanan dergi ve gazetelerde, yasal işçi birliklerinde, yasal kongrelerde vb., vb.’de yürütülmekte olan güncel çalışmaların ilerletilmesinde hiçbir yararlı amaca hizmet etmiyor. İşte bu nedenledir ki, (böyle dediğim için beni bağışlayın, ama tasfiyeci avına çıkmaya hazır hale getirilmiş olan yandaşlarınızın öyle düşünmeye yatkın olmalarına karşın) biz yasalcılar için sorunun özü, çok tehlikeli baskılardan ve cezalardan kaçınma arzusu değildir. Bizce sorunun özü, her şeyden önce, açık bir işçi sınıfı hareketinin ilkesel önemi, ikincisi de, bugünkü rejimin çelişkilerinden yararlanmaktır. Evet bay Ortodoks, marksizmin ilkeleri hiçbir biçimde, papağan gibi ezberlenmiş bir sözler toplamına, ya da sürgit değişmez “katı” kalıplara indirgenemez. Hayır, bu ilkeler, geniş işçi sınıfı hareketine, yığınların girişimlerini ve örgütlenmelerini geliştirmeye yardım içindir. Şu ya da bu söz “konuşulmuyorsa” ne gam -çok iyi biliyorum, siz ve yandaşlarınız, Dumadaki sosyal-demokrat grubun ya da yasal dergi vb.’lerin sözünü etmediği noktaların “dile getirilmesi”ni parmağınıza doluyorsunuz; bazı sözler “konuşulmuyorsa” ne çıkar- dava yürümeye devam edecektir. İşçilerin giderek daha geniş bölümleri hareketin içine çekilecektir. Açık eylemleri birleştirmek üzere kararlı bir adım atılacaktır. Siyasal bilince ermiş her işçi, kendisini ezen rejime bir darbe indirecektir; işçi, bugünkü rejimin en karakteristik çelişkisinin ta kendisini, yani yasallığı resmen tanımakla fiilen kabul etmekten geri durma arasındaki çelişkiyi, Dumadaki sosyal-demokrat grubu “hoşgörü” anlayışı içinde karşılamakla sosyal-demokrat partiyi ezme çabaları arasındaki çelişkiyi, resmi demeçlerde işçi derneklerini tanımakla gerçek yaşamda onlara baskı yapılması arasındaki çelişkiyi hedef alacaktır. Proletaryayı ezen rejimin çelişkilerine darbe vurmak -işte marksizmin yaşayan ruhu budur, ölü kalıplar değil. Alman Sosyal-Demokrat Partisinin başarılı olmasının bellibaşlı -hatta temel de [sayfa 150] diyebilirim- nedenlerinden biri, partinin, hareketin çıkan uğruna reçeteyi (formula) kurban etmeyi seve seve kabul etmesidir. Hareket 1871’den sonra, programı sadece “yasalara uygun” siyasal eylem yöntemlerini tanıyan bir parti yaratmayı başarmıştır. Parti, bizimkinden çok daha “yasal” olan sosyal-demokrat bir program aracılığıyla, dünyadaki en güçlü sosyal-demokrat hareketi gerçekleştirmiştir. O program bizimkinden çok daha yasaldır, çünkü bir cumhuriyet yönetimi hakkında hiçbir hükmü hiçbir zaman içermiş değildir. Buna karşılık siz, model-köktenci sosyal-demokrat yığın örgütünün, model-köktenci sosyal-demokrat yığın hareketinin varolmadığı bir ortamda, dünyaya “model-köktenci” sosyal-demokrat bir program örneği göstermeye çalışıyorsunuz.

Tasfiyecilik-karşıtı: Şu ana kadar söylediklerinize göre, her guberniyada, siyasal bilince ermiş her işçinin, sizin yasal marksist “dernek” tüzüğünüzü kopya edip onaylamak üzere yetkili makamlara sunduklarını kabul edersek, sizin tasarımınız, dernekler ve işçi birlikleriyle ilgili devlet dairesinde gelen ve giden belgeler bölümündeki bir “yığın hareketi”nden öteye geçmiyor. Siz kendiniz, böyle bir derneğe izin verilmeyeceğini söylediğinize göre, bunun anlamı hiçbir yerde açık bir hareket, hatta “açık” bir dernek gerçekleştirilemeyecek demektir. Sizin yasalcı hayaliniz hariç. Ama sizi ayrıntılı olarak yanıtlamadan önce, bir soru daha sormak isterim: Bu yasal marksist “derneğin”, eskinin, yani şimdiki partinin yerini mi almasını düşünüyorsunuz, yoksa onunla yanyana varolmasını mı?

Yasalcı: Hah tamam. Çok ilginç bir noktaya değindiniz. Tasfiyecilerin resmi önderlerinin yaptığı kötü hatalardan biri budur. Doğruluğu apaçık belli olan yolda ileriye doğru büyük bir adım atmaktan korkuyorlar. Üstelik aynı zamanda, başka bir doğrultuda, hadi adını da koyalım oportünist yolda, dava için hiç de gerekmeyen aşırı ölçüde tehlikeli adımlar atıyorlar. Ben kendi payıma, kişinin tasfiyeci olmaksızın da yasalcılıktan yana olabileceğini söylüyorum. Kişi, oportünist olmaksızın yasalcı olmalıdır. Hareketin yasal yollarını kabul etmeliyiz, yarım ağızla ve sözde değil, uygulamada ve ciddiyetle kabul etmeliyiz. Bunun anlamı şudur: Bir an önce, yasal marksist bir işçi partisi kurmalıyız. Ama devrimin yadsınması, iyi gözle görülemeyecek bir oportünizm olur. [sayfa 151] Ama yine de çoğunluğu değilse bile, tasfiyecilerimizin bir kısmı böyle bir eğilimde olduklarını gösteriyorlar. İşçi sınıfının egemenliğini yadsımak oportünizmdir. Bunu toptan kınıyorum. Bir şeyi tasfiye etmek için herhangi bir şeyi reddetmek zorunda değiliz. Yeni yasal parti eskiyle birlikte, onunla yanyana varolmalıdır. Bunlar birbirlerini güçlendireceklerdir.

Gülümsediğinizi görüyorum. Ama söylediklerimde gülünecek bir şey yok. Bunun “aynı gideri deftere iki kez işlemek” gibi bir şey olduğunu söyleyebilirsiniz. O zaman izin verin şunu sorayım: Yasal basınla yasadışı basının birlikte varolması benim tasarımıma ya da daha doğrusu bugünkü deneyimden alınmış derslerden çıkardığım sonuçlara benzerlik göstermiyor mu? 1905’ten önce mülteciler yasal basında yazı yazamıyorlardı. O günlerin basını bu tür mültecilerin yazdığı yazıları, hatta bir nom de plume [Yazıda imza olarak kullanılan takma ad. -ç.] altında bile yayınlayamazdı. Oysa şimdi içinde yaşadığımız çe1işkiler döneminde çok iyi tanınan-bilinen mülteciler yasal basında olduğu kadar yasadışı basında da kendi imzalarıyla açık açık yazıyorlar. Ama siz buna “aynı gideri deftere iki kez işlemek” diye karşı çıkmıyorsunuz! Bu durum, herhangi bir karışıklığa yolaçmıyor. Bu “aynı gideri deftere iki kez işleme”yi çağımız koşullarının emrettiğini kavramaktan, bu çağın çelişkilerini kullanmaktan ve günümüzün en önemli olaylarının yer aldığı bu cephede nasıl bir girişimde bulunulması gerektiğini bilmekten sizi alıkoyan şey sadece alışkanlıklardır, başka bir şey değil. Söze geldiği zaman “yasadışı çalışmanın yasal çalışma ile uyuşturulmasını” hepiniz kabul ediyorsunuz. Öyleyse bunu uygulamaya koyun. A’yı söylediğinize göre, B’yi söylemekten korkmayın. Bu temel tezi, taktikler ve genel olarak örgütlenme konularında kabul ettiğinize göre, aynı şeyi parti örgütü konusunda kabul etmekten korkmayın. Yasallığa karşı saçma anarşist önyargılardan kendinizi kurtarın lütfen ve bunu kararlı biçimde, ciddi olarak, içtenlikle yapın.

Tasfiyecilik-karşıtı: Sizin asıl derdiniz şu; siz sadece “yasalcılık” oyunu oynuyorsunuz, “yasalcılık” gösterisi yapıyorsunuz, oysa Almanlar gerçekten varolan bir yasalcılığa [sayfa 152] dayanıyorlardı. Yasal ve yasadışı basın örneği, size karşı özellikle dikkat çekici bir savdır. Yasadışı eylemde bulunan bir sosyal-demokrat, yasalar çerçevesinde izin verilen bir yazı yayınlamak için yasal basını kullandığı zaman, yasalcılık oyunu oynamıyor, sadece belli dar sınırlar içinde gerçekten varolan yasallıktan yararlanıyor demektir. Oysa sizin yasal işçi partiniz ya da marksist derneğiniz (ve onların yanı sıra, sizin kendilerinden tabanda pek ayrılık göstermediğiniz tasfiyecilerin “açık işçi partileri”) sadece yasalcılık hayalidir, başka bir şey değil. Siz kendiniz, buna izin verilmeyeceğini itiraf ettiğinize göre, bu sözümona “yasal” dernekler gerçekte yasal bir varlığa ulaşamayacaklardır. Anarşist-sendikalistlerin genellikle “devrimci cambazlığa” girişmeleri gibi, sizin yapabildiğiniz tek şey de “yasalcı cambazlığı” oluyor. Kadetlerin partisi, yasal olarak varolmadığı halde, pekala yasal bir çalışma içinde bulunuyor. Bu, çelişkileri kullandıkları için değil, çalışmalarının içeriğinde devrimcilik diye bir şey bulunmadığı ve yığınlar arasında herhangi bir demokratik örgüt çalışması yapmadığı içindir. Çalışmaları liberal-monarşist yapıdadır. Otokrasi, bu tür bir siyasal eyleme izin vermeyi, gözyummayı kaldırabilir. Ama otokrasi, marksistlerin işçi sınıfı içinde eylemde bulunmalarına gözyumamaz. Davayı bir maske altında yürütmeye çalışmak bönlüktür. Tasfiyecilerin “açık işçi partisi” kadar sizin “yasal derneğiniz” de, gerçekte sosyal-demokratlara dayanıp güvendiğinize göre, sahte bir dernekten, bir maskeden başka bir şey değildir. “Derneğiniz”in amaçlarını, programını ve taktiklerini belirlemek için seçtiğiniz bulanık, açık olmayan tanımlar, işin aslında, sözlü bir gizleme, çelimsiz bir savunma çabasından ve yasalcı cambazlıktan başka bir şey değildir. Bizim partimiz Dumada sesini duyurmalıdır, yasal olarak çalışan işçi birlikleri kurmalı, yasal olarak toplanan kongrelerde konuşmalıdır. Bunu yadsımak tam bir anarşizm ya da aydınca nihilizm olur. Yeni çağın yeni koşullarını, bu eylemlerin gereğini kabul ederek hesabediyoruz. Ne var ki, siyasal eylemler için yasallık (aydın oportünistler ayrı tutulursa) henüz sözkonusu değildir. Çünkü böyle bir yasallığın koşulları henüz elde edilebilmiş değildir. Böyle bir yasallığa sessizce “sızabileceğinizi” düşünmeniz, boş bir düşten başka bir şey değildir. Almanya örneğinde, böyle bir yasallık daha [sayfa 153] 1871’de sağlanmış, ülkenin burjuva çizgisinde gösterdiği dönüşüm tamamlanmış, doğrudan devrimci hareketin koşulları tüm olarak ortadan kalkmıştır. Gerçekten yasal olan, yasalcılık oyunu oynamayan ya da “yasalcılık cambazlığı”na girişmeyen sosyal-demokrat partinin ortaya çıkması olanağını sağlayan şey, Alman sosyal-demokratlarının yetenekleri değil, işte bu gerçek koşullardır.

Almanya’nın burjuva devrimini tamamlamış olma durumunu, demokrasi tarihini, 1860’lardaki “tepeden inme devrimi”ni ve gerçekten varolan yasallığını Rusya’ya aktaramayacağınız için, Alman sosyal-demokrat partisi gibi bir partinin programının, bazı kararlarının vb., yasal hükümlerini kopya etmeye ve bu tür bir “yasalcılığı” Rusya’ya aktarmaya çalışmak boş bir düşten, anlamsız bir zaman öldürmekten başka bir şey değildir. Yasal cumhuriyetçi partilere izin veren bazı monarşist ülkeler vardır. Rusya’da burjuva devriminin başarılmasından ve Avrupa’dakine benzer bir burjuva düzenine sahip olmamızdan sonra, nasıl bir yasalcılığa varılacağı, ancak ilerdeki savaşlar bittikten sonra anlaşılacaktır. Yasallığın türünü, o savaşların sonucu saptayacaktır. Bugün sosyal-demokrat harekete düşen görev, 3 Haziran rejimi döneminin özel koşulları altında kendini ve yığınları devrim için hazırlayabilmektir.

Bu koşullar altında, işçi sınıfının yasal partisi, açık bir işçi partisi gibi sözler boştur. Bu sözler sadece yasalcılık yanlısı bir grup oportünistin yasal duruma getirilmesi arzusunu gizler. Popüler sosyalistlerin hoşuna giden yasallık, gerçekte bu tür yasallıktır. Bizim yasal, tasfiyeci gazetecilerimizin hoşuna giden yasallık, işte bu yasallıktır. Bütün oportünist öğelerin -devrimi yadsıma ve proletaryanın egemenliğini reddetme fikrini besleyenlerin- aydın tasfiyeci gruplar tarafından çekilmesi ve onların bunu önleyememesi, raslantı değil bir zorunluluktur, bazı tasfiyecilerin “yanılgısı”nın ürünü değil, o aydın tasfiyeci grupların toplumsal oluşumunun (composition) ürünüdür. Yasalcının bu kişilerden ayrılığını gösteren tek. şey, onun iyi niyetleri olabilir, gerçekte onlardan ayrılabilmesi olanaksızdır. Bugün varolan koşullar altında yasal duruma sokulabilecek olanlar, popüler sosyalistlerle bir grup tasfiyeci yazardır. Bu hem olası, hem kaçınılmaz bir şey. Ama bir işçi partisinin yasallığı sadece [sayfa 154] sözden öteye geçecek bir şey değildir.

İşçi sınıfının yasadışı partisi varolmaya devam etmektedir. Bu parti, günümüzde aşırı ölçüde zayıflamış, örgütlerinin çoğu dağılmış olduğu halde, kendi varlığına karşı çıkmamaktadır. Yeniyle ortaya çıkan çalışma grupları ve çevreleri, devrimci yeraltına tekrar tekrar hız vermişlerdir. Şimdi, soru çok basitleşiyor: Örgütlü güç nedir, ideolojik gelenek nedir, etkileme gücünde olan, Dumadaki işçi temsilcilerinin açık eylemlerini, işçi birliklerini, işçi kulüplerini ve çeşitli yasal kongrelere katılan işçi temsilcilerini etkileyecek olan parti hangisidir? Devrimci proletarya partisi, yani Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi mi, yoksa oportünist tasfiyeci yazarlar grubu mu? “Tasfiyecilikle savaşım”ın gerçek özü budur, çatışmada hasım taraflar arasındaki uçurumun gerisinde yatan şey budur. Hiçbir iyi niyet ya da yasalcılıkla tasfiyecilik arasında yapılacak hiçbir sözlü ayrım çabası bu uçurumu kapatamaz. [sayfa 155]

Diskussionni Listok, n° 3,
29 Nisan (12 Mayıs) 191l’de
yayınlandı
İmza: B. V. Kuprianov

Dipnotlar

[76] “Görmüş-geçirmiş insanlar” ya da “görmüş-geçirmiş kişiler”. – üçüncü devlet Dumasındaki sosyal-demokrat grubun üyelerine danışmanlık eden, çoğu tasfiyeci insanlar.

“Görmüş-geçirmiş kişiler”, partinin önde gelenlerinin yeraltında olmasından ve Duma grubunun çalışmalarına yasal biçimde katılamayacak oluşlanndan yararlanarak, bolşevik partisinin eylemlerini oportünist bir yöne akıtmaya çalıştılar.

Proletari’nin 1909 Haziranında yapılan genişletilmiş yazıkurulu konferansında, Lenin, Duma grubu üyelerine yardımcı olmak üzere bazı bolşeviklerin yasal çalışma yoluna girmelerini önermişti. Konferans, Duma grubuna yardımcı olmak üzere bir kurulu görevIendirdi. Bu kurula seçilenlerden biri de Lenin’di. -14.

[Türkçesi: Lenin: “Tasfiyecilik Üzerine”, Sol Yayınları, Ekim 1993, İkinci Baskı, s: 145-155]

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN’A FÜZE ATANA, ATILAN FÜZEYE İMZA ATANA DA OY YOK! BARAN CEM

KÜRDİSTAN’A FÜZE ATANA, ATILAN FÜZEYE İMZA ATANA DA OY YOK! TC ve Kürdistan’da 31 Mart …