Home / Makaleler / Değerli Dostlar..

Değerli Dostlar..

Kürt Pen ve Mala Ezidiyan Oldenburg’un birlikte (20.08.2016) tarihinde ortaklaşa düzenledikleri etkinlikte KKP adına konuşan Serhat Kaya yoldaşın konuşma metni..

Değerli dostlar,
Hepinizi Partiya Komünist a Kürdistan adına selamlarım. Partimiz Merkez Komitesi’nin selamlarını ve mesajını sizlere duyurmak istiyorum.
Ezidi inancındaki halkımıza yapılan 74’üncü büyük Ferman’ın üzerinden iki sene geçti. Bu Ferman’ın zahiri kılıcı İŞİD terör örgütüydü; ama kılıcın kabzasını tutan el TC devletiydi.
Musul’u Irak askerlerinden direnmesiz zapteden İŞİD’in Irak ordusundan kalan ağır ve modern silahlarla saldırıya geçeceği belliydi. Güney Kürdistan yönetimi bu konudaki kaygılarını Ankara’ya iletmiş, ama Ankara’nın verdiği teminatla biraz rahatlamışlardı. Ama Osmanlı’dan dost olmaz ve su uyur düşman uyumaz! Düşmanın sinsi vaad ve teminatlarına asla güven olmaz. Tıpkı Dr. Veteriner Nuri Dersimi’nin dediği gibi:
”Ey Kürt genci, işte sana tarihinin feci bir sahnesini gösterdim. Bundan ders al ve bil ki dünyada en kıymetsiz şey Türk’ün verdiği şeref sözüdür.” (Kürdistan Tarihinde Dersim, sayfa 192)
Kürt tarihinin feci sahneleri ve Kürdistan’ı boyunduruk altında tutan Türk, Fars, Arap egemenlerinin beş paralık kıymeti olmayan şeref sözleri defalarca tekrarlandı. Şengal Fermanı defalarca tekrarlanan faciaların en gaddar, en vahşi, en acıklılarından biridir.
Şengal Fermanı’nın sorumluları sadece İŞİD değildir. En yakın Ezidi jenosidinin arkasında Körfez’in zengin Arap monarşileri ve emirleri ve Türkiye Cumhuriyeti devleti vardır. Ezidi halkımızın soykırımının Türk devleti yönlendirmesiyle gerçekleştirildiği asla şüphe götürmez. Jenosid kararı Ankara’da alınmış; İŞİD cellatlık rolünü oynamıştır. Ortadoğu bölgesinde yayılmacı emellerini gerçekleştirmek için İŞİD ve diğer terörist cihad örgütlerini destekleyen, besleyen, onlara yataklık yapan, güzergahlık eden, silah satan, onlarla petrol başta olmak üzere çeşitli ürünlerin ticaretini yapan anahtar devlet Türkiye’dir.
74’üncü Fermanın korkunç bilançosunu hepimiz biliyoruz. Beş binden fazla insanımız ilk birkaç gün içerisinde katledildi. İnsanlarımızın kafaları kesildi, inancından dönmeyenler diri diri toplu mezarlara gömüldü. Zorla müslümanlığı kabul ettirdiklerini ise cephelerin ön hatlarına sürüp öyle kırdırdılar. Beş bin civarında kadın, kız ve çocuğumuz ganimet olarak esir alındı, tecavüze uğradı ve zincirli kafileler halinde Musul’daki köle pazarlarında dünyanın gözleri önünde satıldı. Utanç verici görüntüler insanlığın suratına küstah bir şamar gibi çarparken; insanlar bir de öteki yanaklarını çevirdiler. Şingal dağlarına sığınan yüzlerce çocuk, ihtiyar, hasta ve zayıf insanımız gündüzün yakıcı sıcağı, gecenin dondurucu soğuğuna, açlığa ve susuzluğa dayanamadığı için can verdi. Böylece Yezidi soykırımı 21’inci Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde bütün insanlığın alnına kara bir leke gibi sürüldü. Büyük devletler, uluslararası kuruluşlar, BM timsah gözyaşları dökmekten öte gitmediler. Kürt milleti bir kez daha kendi devletinden mahrum olmasının feci sonucu ve acılarıyla yüzyüze kaldı ve kendi gücüne güvenmekten başka çaresi kalmadığını gördü.
Cihadçılar İslam adına erkeklerimizin kafasını keserek, kadınlarımızın ırzına geçerek ulusal tarihimize kara bir sayfa daha yazarken sadece kendi devletimizden, kendi savunma stratejimiz, sistemimiz ve gücümüzden mahrum olmanın değil; ulusal birlikten yoksun olmamızın, ulusal güçlerimiz arasında sağlam ve sarsılmaz bir ittifak kuramamamızın da acı bedelini ödedik. Kürdistan’ın bütün parçalarındaki ve dünyanın dört bir tarafındaki milyonlarca Kürdün yürekleri çaresizlikten ve öfkeden kan ağlarken müşterek bir ulusal savunma hattı oluşturamadık.
İlk baştaki bu yetmezlikleri kısa sürede bertaraf etmemiz ise bu kahrolası jenosidin tek tesellisi oldu. Ezidi halkımız kısa sürede kendi öz savunma güçlerini kurdular; başımıza gelen musibet yüzünden alnımıza sürülen lekeyi temizlemek Kürdistan ulusal güçlerine namus borcu oldu. İlk başlarda zaaf gösteren peşmerge çarçabuk toparlandı ve adına layık biçimde harekete geçti. Başkan Barzani’nin bizzat komuta ettiği peşmergenin yanısıra YPG – HPG – YPJ’li kuvvetlerin ortak operasyonuyla Şengal 13 Kasım 2014’te kurtarıldı. Kürdistan güçleri ortak düşman karşısında ve ortak ulusal görev uğruna fiilen ittifak ettiler. Ezidi halkımızın nezdinde uğradığımız kayıpları telafi edemezse de Şengali kurtarmakla Kürdün alnına sürülen lekeyi temizlediler.
Konuşmama burada son verirken 74. Ezidi Fermanı esnasında can verenler başta olmak üzere, bütün katliamlarda katledilen aziz şehitlerimizin kutsal hatıraları önünde hürmetle eğilirim. Rojava’da, Bakur’da, Başur’da, Rojhılat’ta canları pahasına hür ve bağımsız – demokratik Kürdistan uğruna mücadele eden, bu uğurda can veren şehitlerimizi, onların dul ve yetimlerini, gazilerimizi, zindanlarda yatan tutsaklarımızı hürmetle selamlarım.

Kahrolsun Sömürgecilik
Kahrolsun Türk, Fars, Arap Emperyalizmi
Bıji Kürdistana Azad u Demokratik
Bıji Sosyalizm

Kürdistan Komünist Partisi
Merkez Komitesi
20.08.2016

Bölüme ait diğer yazılardan!

SEVGİLİ PARTİZANLI YOLDAŞLAR, DEĞERLİ DOSTLAR, GECENİZİ DEVRİMCİ DAYANIŞMAYLA KOMÜNİST RUHLA SELAMLIYORUZ! KKP İsviçre Örgütü

SEVGİLİ PARTİZANLI YOLDAŞLAR, DEĞERLİ DOSTLAR, GECENİZİ DEVRİMCİ DAYANIŞMAYLA KOMÜNİST RUHLA SELAMLIYORUZ! Gece Tertip Komitesine,İnsanlığın geleceği …