Perşembe , Nisan 25 2024
Home / Makaleler / ÖRGÜT NEDİR

ÖRGÜT NEDİR

Örgüt terimi Türkçede örmek fiilinden türetilen organ, örgen, örgü, örgün, örme kelimeleri ile aynı kökenden gelen; Türk Dil Kurumu’nun türettiği kelimelerden biridir. Eskiden teşkilat denirdi.

Kelimenin kökü ‘örmek’ olduğuna göre, işe örme eyleminden başlayalım: Örme eylemi pek çok biçimde karşımıza çıkar. Örme eylemiyle gerçekleştirilen sayısız ürün ya da nesne bulunur: duvar, balık ağı, saç örgüsü, hasır, bahçe çiti, dantel, çorap, kazak, file, kilim, sepet, tentene vb… Toplumda pek çok meslek mensubu ve doğada pek çok canlı varlık örme etkinliği içinde değişik örgü nesneleri örerler. Dokumacı dokuma örer, duvarcı duvar örer, örümcek ağ örer… Örme işi sadece yeni bir ürün, ya da nesne üretimiyle sınırlı değildir; eski ürünlerin yırtık, delik, sökük, yıkığı da örülerek onarılır. Yani örme eylemi aynı zamanda bir onarma, yenileme, kullanışlı hale getirme etkinliğini de kapsar.

Kısacası örme eylemi bazı hammaddeleri çeşitli araç, gereç, yol, yordamla belirli bir amaca göre kullanarak, istenen ürün veya nesneyi üretme eylemidir. Bu etkinlik esnasında, iş konusu hammadde, gerekli araçlar ve usullerle istenen amaca göre belli bir düzen, orantı ve sistem içinde, belli bir plan ya da tasarıya göre işlenir. Sözgelimi iplik, şiş, tığ ya da dokuma makinasıyla; tasarlanan plan dahilinde düzenli biçimde birbirine iliştirilir, bağlanır, ilmeklenir ve amaçlanan nesne elde edilir; mesela kumaş yahut kilim örülür. Duvar örme de bunun gibidir. Burda örme işlemi farklı amaçla, faklı metotlar ve araçlarla farklı bir biçimde yapılır.

Örme eyleminin bazı ortak ögeleri var: Türdeş bir malzeme belirli bir amaçla, sistemli bir biçimde birbirleriyle irtibatlandırılarak ortaya örülmüş, güçlü bir ağ çıkartılmaktadır.

Örgüt de bunun gibidir; ama örgütte cansız nesneler, hammaddelerden değil; insanlardan oluşan bir ağ, bir yapı ortaya çıkmaktadır ve bu yapının hem nesnesi, hem öznesi insandır. İnsanlar örgütü birlikte oluştururlar; onu oluşturan üyeler pasif nesneler, üretim konusu hammaddeler değil; onun oluşumuna aktif katılan, etkileyen bilinçli, canlı insanlardır. Ürün üretirken kullanılan araç, hammadde ve malzemeleri üreticiler biraraya getirir, onları nasıl işleyeceklerine karar verirlerken; örgütü oluşturan insanlar belli amaçlar için belli kurallar dahilinde bilinçli olarak bir araya gelir ve bilinçli olarak faaliyet yürütürler.

Çağdaş toplum örme eylemi ya da örgü işleminin çok değişik alanlarda yaygın olarak kullanıldığı pek çok sistemi, alt sistemi, aygıtı, ağı kapsamaktadır. Demir ve karayolları ağı, ulaştırma sistemi içinde örülmüş bir altyapı hizmetidir. Eğitim sistemi yahut ağı, okullar ve öğretim kurumları başta olmak üzere bir çok unsurun sistematik biçimde örülmesiyle oluşur. Posta, telefon, televizyon, radyo, internet, vb haberleşme, iletim ve iletişim sistemleri, çeşitli örgüt, organ ve alt sistemlerden oluşan dev ölçekli ağlardan kurulur. Bunun giibi toplumsal yaşamın hemen her alanında, her biri kendi koşullarına ve mantığına göre, belirli bir düzen içinde örülmüş çok sayıda ağ çevremizi kuşatır.

Örgüt, insanlar tarafından belli amaç ve işlevlerle, bizzat insanlardan oluşturulmuş etkin ve sürekliliği olan bir yapıyı ifade eder. Örülmüş bir duvar yahut halı cansızdır, kendini büyütemez, çoğaltamaz; ama örgüt canlı bir varlıktır.

Örgütün temeli üyeleridir, temel birimi her örgütün işlevine, kuruluş amacına göre değişir; işçi sınıfı partisi sözkonusu olduğunda, temel birim parti hücresidir. Parti, onu oluşturan hücre, örgüt ve organların organik bir bireşimidir. Bu bireşimi meydana getiren unsurların oluşturduğu yapı, onu oluşturan unsurları aşan bir sentezdir. Unsurlar sentezin kapsamındadır, ama sentez tek tek unsurları, hatta bu unsurların toplamını aşan bir şeydir. Tıpkı ürününün onu oluşturan hammaddelerden farklı oluşu gibi. Bunun gibi örgüt de insanlardan oluşur ama bir kez oluştuktan sonra tek tek üyelerin özelliğini aşan ve kendi başına bir kimliğe sahip olan bir şahsiyet olarak belirir. Hukuk tabiriyle ‘tüzel kişilik’tir örgüt. Bu bakımdan tıpkı ‘özel kişi’ler gibi hukuki işlem konusudurlar. Mesela işletme ise vergi mükellefidir; dernekler, partiler, vakıflar ve benzeri örgütler tüzel kişiler olarak yasalar karşısında sorumludurlar; gereğinde maliyece veya mahkeme kararıyla teftiş edilir yahut yargı önüne çıkarılırlar. (Legalite sözkonusu değilse, o zaman farklı tabii. Yasal örgütlenmenin kısıtlandığı, hatta hiç mümkün olmadığı koşullarda yasadışı kurulan örgütler peşinen ‘yasadışı’ ‘tüzel kişilikler’dir. Örneğin Kürdistan Komunist Partisi 12 Eylül koşullarında, 1982’de Elazığ’da kurulmuş; 1986’da Merkez Komitesi ve çeşitli örgütleri polis tarafından deşifre edilmiş; mahkeme KKP’lilere çeşitli cezalar vermiştir.)

Örgüt teriminin batı dillerindeki karşılığı olan organizasyon sözü ise Latince ‘organ’ kelimesinden türer. Organ, anatomide belirli bir işlevi olan vücut parçasıdır. İşitme, görme, tatma, vb. duyu organları gibi. Bir canlıyı oluşturan unsurların her biri özgün işlevleri olan organlardır. Düşünme, yürüme, iş yapma, beslenme vb. işlevlerinin her biri için ayrı ayrı organlar vardır. Organizasyon her biri farklı özgül bir işleve sahip olan değişik organların sentezidir.

Organ kelimesi karşılığı olarak, maksadına göre, aza, uzuv, ünite, üye, örgen, birim gibi kelimeler de kullanılır.

Organ terimi anlayış, izan, beceri anlamlarında da kullanılır. Günlük dilde ise resmi ya da gayri resmi kurum ve kuruluşlarda belirli ödevler için ayrılmış bölümü, dalı ifade eder. Bundan başka, bazen bir parti ya da kurumun gazetesi, dergisi anlamında kullanılır.

Organ kelimesinden türetilen pek çok kelime vardır. Mesela:

Organik: Uzvi, bünyevi, örgün… Örgensel, uyumlu bir bütünlük halindeki gelişim, oluşum ve süreç…

Organize: Muntazam, tertipli, teşkilatlı, müteşekkil, örgütlü…

Organizatör: Örgütçü, teşkilatçı, tertip ve tanzim eden…

Organizma: Tek tek organların bütünsel bir sistem halinde bireşiminden meydana gelen canlı varlık…

Organizasyon: Örgüt, teşkil, teşekkül, teşkilat, bünye… Planlı olarak biçimlendirilen yapı veya edim, planlı teşekkül… Bu anlamıyla bir şeyin tanzim edilmesi, düzenlenmesi muntazamlaştırılması, teşekkül olması, müteşekkil edilmesi, tertip edilmesi, bölümlenmesi, kademelendirilmesi, bir kılığa sokulması gibi hususları içeriyor. Organizasyondan söz edildiği zaman yaygın olarak anlatılan yahut anlaşılan anlam, bir grup insanın belirli bir amaç için biraraya gelerek bir yapı, kurum, kuruluş oluşturmasıdır. İnsanları biraraya getiren şey müşterek bir amaç, hedef veya ödevdir. Bu amaç yahut görev, dini, siyasi, askeri, kültürel, toplumsal, ekonomik olabilir. İnsanların içinde birleştikleri yapı yahut kurum, yani örgüt ise, bir parti, dernek, sendika, ordu, işletme vs. olabilir.

Organizasyon kelimesinin diğer bir anlamı teşkilatlanma, örgütlenmedir.

Belirli bir plan doğrultusunda işleyen ya da giden bir süreç, akış, gelişme, gidişat veya oluşum da organizasyon terimiyle anlatılıyor. Bunun yanısıra belirli bir plana göre yapılan bir iş (şenlik, anma, kutlama, gece, konser vb), işlem, eylem, kurum, kuruluş, yapı, bina, inşa, kompozisyon vb. de organizasyon terimiyle karşılanıyor. İş organizasyonu, işletme organizasyonu, yönetim organizasyonu gibi…

Organize etmek (organizasyon) fiili batı dillerinde herşeyden önce örgütlemek, teşkilatlamak veya teşkilatlandırmak anlamında kullanılıyor. Bunun yanında tertip etmek, tenzim etmek, temin etmek, tedarik etmek, sağlamak, düzenlemek, gerçekleştirmek, yapmak anlamına da geliyor. Günlük yaygın kullanımda ise birlikte bir şey yapmak yahut da sendikal, siyasal, sosyal herhangi bir şey uğruna mücadele etmek üzere insanları bir araya getirmek, birleştirmek anlamında kullanılıyor.

Şu halde, ‘organize etme’ sözü, içinde pekçok insanın yer aldığı bir eylemin planlanması, hazırlanması ve icra edilmesini ifade ediyor. Örneğin bir sergi, şenlik, gösteri, grev, gün, gece, anma, kutlama, direniş, toplantı, konferans, kongre, konser vs. gibi. Burdaki anlam tertip etme, düzenlemedir.

Örgüt, organizasyon kelimesinin Arapçadan geçmiş olan ve halen yer yer kullanılan Osmanlıca karşılığı teşkilat kelimesidir.

Teşkilat sözünün kökeni şekil kelimesidir. Şekil dendiğinde biçim, görünüş, kılık, çehre gibi dış görünüşe ait bir tanımlama yapılmış olur. Şekil ayrıca resim, plan, taslak, tür, cins, nevi anlamlarına da gelir.

Şekil sözünün bir türevi teşkil kelimesidir. Bu kelime meydana gelme, oluşma, yapım, kurma, kuruluş, şekil verme anlamına gelir. Teşkil kelimesi, şekil kelimesinin karşılığı olan biçim, kılık, görünüş sözlerinin yanısıra tarz, yol, gidiş, usul, çare anlamlarına geliyor.

Şekil sözünden türeyen başka bir türev teşekkül kelimesidir. Şekillenme, kurma, kurulma, kuruluş, meydana gelme anlamlarını veriyor.

Diğer bir türev, müteşekkil. Bu kelime ise teşekkül etmiş, oluşmuş, şekillenmiş, meydana gelmiş olan bir şeyi ifade ediyor.

Teşkilat kelimesi teşekkül veya müteşekkil kelimelerinin çoğuludur: kurumlar, kuruluşlar, teşkiller, örgütler anlamına geliyor…

Örgüt kelimesinin değişik dillerdeki karşılıkları ve bunların kökenleri bize bazı ortak nitelikler veriyor: Örgüt, bir çoğulluğu, ama aynı zamanda çoğulluktan oluşan büyük bir tekil yapıyı, aygıtı, sistemi, bünyeyi ifade ediyor. Bu tekil yapı, düzenli biçimde biraraya gelmiş, şekillendirilmiş parçalardan oluşuyor. Bu yapıyı bir amaç etrafında birleşen bilinçli insanlar meydana getiriyor. Yani örgütün bir kuruluş amacı var. Örgüt, üyelerinin bir düzen, nizam, intizam temelinde toplaşmasıdır ve organlar bireşimidir. O halde örgüt, içerdiği ögelerin bir bireşimi durumunda bulunan ve kendine özgü bağımsız bir kimlik, kendi başına bir varlık olarak tezahür eden bir sosyal yapıyı ifade ediyor.

Örgütün temel öğesi, ortak bir amaç doğrultusunda, belirli bir düzen içinde düzenli ve sürekli olarak faaliyet yürüten insanlardır. Tek bir insan, yahut gelişigüzel bir kalabalık veya başka bir topluluk türü örgüt değildir. Örgütü oluşturan insan topluluğu rasgele bir araya gelen, aralarında sürekli ve düzenli bir bağ bulunmayan geçici bir kalabalık değildir. Örgüt, oluşması bilinçli irade ve tercihe değil; tarihsel, toplumsal etmenlere bağlı olan sosyolojik topluluklardan da farklıdır. Örgüt, iradi olarak, planlı biçimde kurulan ve bilinçli, planlı biçimde işleyen müdahaleci bir varlıktır. Onun varlığı, örgütün amacına uygun olarak çalışan üyelerinin tutumuna, kısacası öznel etkenlere bağlıdır.

Aile, kabile, aşiret, sınıf, ulus gibi sosyolojik yapılar, onları oluşturanların bilinçli, iradi tercihi ve eylemi ile ortaya çıkmaz. Hiç kimse ailesini, sınıfını, ulusunu kendisi seçmez; o yapının içinde doğar; kendini, kendi iradesi dışında o toplumsal yapının, sözgelimi kabilenin içinde bulur. Burada bilinçli bir tercih, kişisel bir seçim yoktur. Tersinden, yapı da, kural olarak, kişileri bilinçli bir tercihle seçerek kendisine dahil etmez.

Din, mezhep, tarikat, cemaat gibi sosyal – kültürel yapılar da örgüt değildir. Bu yapılar, somut amaçlar üstüne değil, ortak inançlar üzerine kurulurlar. İşleyişleri de örgütten farklıdır.

Örgüt, inanç üzerine değil, amaç üzerine kurulur; imana değil, bilince dayanır. Üyeler örgütü bilinçli olarak kururlar. Yahut varolan bir örgüte kendi bilinç, arzu ve rızalarıyla katılırlar. Örgüt, kendine üye alırken, bu üyeleri rasgele derlemez; kendine katacağı üyeleri seçer, örgütün amaçları doğrultusunda eğitir ve faaliyete sevk eder.

Kişilerin, ait oldukları sosyal ve kültürel yapıların, mesela ailesinin, mesleğinin, ulusunun, yahut mezhebinin doğasını etkilemesi, biçimlendirmesi, oluşturması ve değiştirmesi zordur; ama benzer amaçlar taşıyan öteki insanlarla birleşip bir örgüt oluşturması; içinde yer aldığı örgütü etkilemesi; bir örgüt yerine bir başkasını tercih etmesi bir kişinin kendine bağlıdır.

Demek ki bir örgütün oluşması için ilk koşul, ortak somut amaçlar taşıyan insanların varlığıdır. Fakat bu insanların birbirlerinden ayrı ayrı, tek tek çalışmaları ile örgüt oluşmaz. Örgütü oluşturan insanlar, müşterek amaçları doğrultusunda sistemli olarak çalışırlar. Aralarında herkesi bağlayan kurallar bulunur. Örgüt, üyelerinin ortaklaşa belirledikleri ve uymakla yükümlü oldukları ilke ve kurallar üzerine kurulur. Örgütün iç iletişimini, üyelerin ve organların birbirleriyle ilişkilerinin biçimini belirleyen bu ilkeler ve kurallar düzeni kendisini örgüt tüzüğünde ifade eder. Örgüt tıpkı bir bina gibidir; yapı bütün olarak yekpare bir görünüm arzeder; ama yapının birimleri, katları, katmanları, daireleri, odaları ayrı ayrı unsurlar, organlar halindedir.

Örgüt, temel konularda aralarında müşterek fikirler bulunan insanların kollektif işbirliği ve dayanışması ile oluşturulur. Örgüt, müşterek hedeflerini gerçekleştirmeleri için, üyelerinin faaliyetlerini koordine eder, yönetir. Örgüt, somut, belirgin bir amaç çerçevesinde, somut ve belirgin etkinlik yapar. Sözgelimi bir dağcılık klubü ile bir gençlik derneği, bir siyasi parti ile bir işletme, bir askeri örgüt ile sendikal örgüt farklı farklı amaçlar için oluşturulmuştur, farklı farklı etkinlikler yaparlar; bu yüzden de işleyişleri, yapıları tamamen farklıdır.

Konuyu Lenin’in tanımıyla bağlayalım:

‘‘Örgüt’’ sözcüğü geniş ve dar olmak üzere, genellikle iki anlamda kullanılır. Dar anlamda bu sözcük, hiç değilse en asgari ölçüde bir uyuşuma sahip bir insan topluluğunun kurduğu çekirdeği ifade ediyor. Geniş anlamda ise, sözcük, bu tür çekirdeklerin bir bütün içinde birleşmiş toplamını kastediyor. Örneğin donanma, ordu ya da devlet hem bir yandan (sözcüğün dar anlamında) örgütler toplamıdır, hem de (sözcüğün geniş anlamında) toplumsal örgüt çeşitleridir. Eğitim Bakanlığı (sözcüğün geniş anlamında) bir örgüttür ve (sözcüğün dar anlamında) bir dizi örgütü içerir. Bunun gibi, parti bir örgüttür, (sözcüğün geniş anlamında) bir örgüt olması gerekir, ama aynı zamanda parti, (sözcüğün dar anlamında) bir dizi çeşitli örgütten oluşmak durumundadır.

Bir Adım İleri İki Adım Geri, sayfa 70, Sol Yayınları, Ekim 1997, VI. Baskı, İngilizceden çeviren Yurdakul Fincancı

samet erdogdu
08.08.2015

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HAKLARINA! NEWROZ PÎROZ BE!

Kürdistan Halklarına! NEWROZ PÎROZ BE! Dünyanın değişik bölgelerinde Emperyalist güçler arası hegemonya savaşı, Dünyanın zenginliklerine …