Perşembe , Nisan 25 2024
Home / Güncel / ALMANYA’DAKİ TÜRK FAŞİST SALDIRILARA KARŞI ULUSLARARASI DAYANIŞMAYI YÜKSELTELİM!

ALMANYA’DAKİ TÜRK FAŞİST SALDIRILARA KARŞI ULUSLARARASI DAYANIŞMAYI YÜKSELTELİM!

ALMANYA’DAKİ TÜRK FAŞİST SALDIRILARA KARŞI ULUSLARARASI DAYANIŞMAYI YÜKSELTELİM!
15 Kasım 2020 Münihte Kürdistanlılara karşı ırkçı faşist saldırılar protesto edildi.
Rengini Gōster! (Farbe Bekennen) sloganı altında yapılan anti faşist miting ve yürüşe çoĝunluĝu Alman olmak üzere yaklaşık 400 kişi katıldı. 4 Hafta önce iki Kürdistanlı genç bir grup Türk faşistinin saldırısına uĝramışlardı.
Bu ve son zamanlarda ki faşist saldırıları protesto etmek için düzenlen etkinlige çok sayıda politik grubun yanında Kürdistan Komünist Partisi KKP olarak bizde katıldık ve partimiz adına bir konuşma yaptık.
Katılmcı parti ve örgütler adına yapılan konuşmalarda; Türk devletinin konsolosluklar, camiler ve çeşitli dernekler aracılıĝıyla buradaki milliyetçi kesimleri kışkırtıp kürtlere, solculara ve Ermenilere saldırtığına dikkat çekildi. Söz konusu saldırıların son zamanlarda daha da artığı bütün konuşmacıların ortaklaştıĝı bir nokta idi.
Oldukça coşkulu geçen etkinlik,bir kaç kez türk faşistleri tarafından gerçekleştirilen provokasyonlara raĝmen olaysız bir şekilde sona erdi.

Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

KKP Almanya Komitesi
adına yapılan konuşma

Sevgili anti-faşistler, sevgili Yoldaşlar,
Birinci Dünya savaşından önce, Jön-Türk hareketinin ortaya çıkması, Osmanlı İmparatorluğunun devamı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar, Osmanlı toprakları olarak ifade edilen bölgedeki birçok halk, katliamlara ve soykırımlara maruz kalmıştır. Katiller, her zaman modern, kapitalist bir ulus-devlet kurmak isteyen Türk burjuvazisinin temsilcileriydi. Osmanlı İmparatorluğun‘da yaşayan ve TC devletince devr alınan tüm halklar ve kültürler ise kurbandı. Bu kırım ve katliamlar 1915’te Ermenilerin soykırımıyla başladı. Ardından Anadolu Rumları, Pontus Rumları, Asurlular, Arameanlar, Süryaniler, Aleviler ve her zaman solcular katledildi. Kürtler son hedef olarak kaldılar, ancak sömürgeleştirilmeleri ve asimilasyonları planlandığı gibi başarılı olamadı. Jön-Türkler, daha sonra da Kemalistler, önlerine çıkan her şeyi vahşice ve acımasızca yok ettikleri halde, amaçlarına ulaşamadılar. Kürtler, bu vahşete karşı her zaman şiddetli bir direnişlerle cevap verdiler . Kürt kimliğini sonsuza kadar yok etme hedefi tamamlanamadığından, Türk ırkçılığını esas alan siyasi çizgi bugüne kadar devam etti ve son zamanlarda daha da baskıcılaşarak sürüyor.

Türk devleti, bir yandan topluca imha ve tehciri/sürgünü bir araç olarak kullanırken, diğer yandan da tek tek kişileri hedef aldı ve suikastlarla katletti. Devletin katliam ve suikastların arkasındaki yüzünü gizlemek için paramiliter yapılar kuruldu ve kullanıldı. Bunlardan en tanınmış olanı Bozkurtlar’dır. Bozkurtlar, farklı isimler altında, farklı partilerde ve örgütlerin içerisinde faaliyet göstermektedirler.

Bozkurtlar anti komünisttir. Kuruldukları 1968 den sonra , Türkiye ve Kürdistan’da yeni oluşan devrimci hareketleri geri püskürtmek, sosyalist bir devrimi ve Kürdistan’ın olası kurtuluşunu engellemek için kullanıldı ve kısmen NATO tarafından finanse edildi. Bu faşist terör örgütü 1980 yılına kadar binlerce aydın, solcu, sivil, devrimci genç, Alevi ve Kürt‘ ü katletti. 1980 askeri darbesinin ardından Türkiye’deki sol hareket ciddi bir yenilgiye uğradı. Sol hareket, çok zayıfladığı ve artık Türk devleti için yakın bir tehdit unsuru oluşturmadığı için, bu paramiliter yapı kısmen dağıtıldı ve elemanlarının çok azı göstermelik bir şekilde tutuklanıp yargılandı . Darbenin ardından yapılan ilk seçimlerde, çok sayıda katillikleri ispatlanmış bu faşistler Türk parlementosuna milletvekili olarak girdiler. 1984’te PKK Kürdistan’da silahlı kurtuluş mücadelesi başlattı. Kürdistan da başlayan silahlı mücadeleye, TC devleti orduyu devreye sokarak yoğun bir şiddetle cevap verdi. Sivil faşist hareket ise bu süreçte arka planda milliyetçi- ırkçı histeriyi körükledi ve çoğu kadrosuda ordu ve polis içindeki özel kuvvetler de görevlendirildi.
Artık, Türkiye içinde devlet faşist yüzünü gizleme ihtiyacı duymadan, açıkça hareket ed iyor. Türkiye dışında, Avrupa ülkelerinde bu mümkün olmadığından, Türk devleti yine Bozkurtlarına ihtiyacı duyuyor. Bozkurtlar, özellikle Almanya’da, Alman siyasetçilerin, her şeyden önce de Strauss’un (CSU) desteğiyle güçlü bir yapı kurmayı başardı.
Bozkurtlar, ihtiyaca göre kitlesel olarak sokaklara çıktılar ve sürgünde yaşayan muhalif kişilere/ politikacılara saldırılar düzenlediler. Bu saldırıların hepsini burada sıralamak gerekmiyor ama size Paris’te yaşanan Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez cinayetini hatırlatmak isteriz . Türk sağının yurtdışında ki seferberliği hiçbir zaman, bu son yıllardaki kadar görünür olmamıştı. Artık temkinli değiller, sokaklarda toplu halde dolaşıyorlar, solcu ve Kürt aktivistlerle karşılaştıkları her yer de saldırıyorlar. Özellikle sol etkinliklerin yapıldığı yerleri arıyorlar saldırmak için . Birkaç hafta önce Wiyana, sonra da Münih bunların güncel örnekleridir. Dağlık Karabağ’a yapılan Türk-Azeri saldırısı ile bağlantılı olarak Ermeni kişilere ve Ermeni kurumlarına da saldırılar gerçekleşti . Bu saldırıların, Türk konsoloslukları ve DİTİP camileri tarafından teşvik edildiği ve saldırganların harekete geçirildiği açıkça ortadadır.
Bu durumun göçmen toplumunun içindeki bir çatışma olmadığı, bilakis Kürtlere, Ermenilere karşı ırkçılık, anti-Semitizm, kadınlara yönelik nefret ve LGBTQ şahıslara yönelik aşağılama ve şiddet uygulayan faşistler ile anti faşistler arası bir çatışma olduğu herkes için açık olmalıdır.
Bildiğimiz gibi faşistler, Erdoğan rejimi altında TC‘den her türlü desteği alıyorlar. Yine de, Almanya ve Avrupa Birliği Erdoğan’ın yanında durmasa, onunla birlikte Kürt ve sol harekete karşı savaşmasa, faşistler bu kadar cürretkar olamazlardı. Örneğin, Alman ceza yasasının 129/b maddesinin uygulanması, PKK yasağı, TKP/ML davası ve sayısız diğer uygulamalarla Kürt ve anti-faşist yapıların sürekli olarak kriminalize edilmeleri, baskı altına alınmaları, Almanya ve AB‘nin Erdoğan‘a verdikleri desteklerdir ve bu faşistleri cesaretlendiren etkenlerdir .
Herşeye rağmen, faşist hareketleri Kapitalist sistemden bağımsız olarak, dünyanın hiçbir yerinde var olamayacağı bizim için açıktır. Hangi adla ve hangi gerekçelerle ortaya çıkarsa çıksınlar ve saldırırlarsa saldırsınlar, tüm bu hareketlerin tek bir amacı var; mevcut baskıcı sistemi ayakta tutmak ve devamını sağlamak . Bizim için Heval Azad ve Heval İnan’a saldıranların Halle, Hanau, Köln, Viyana veya Paris’teki faşist ve islamcı katillerden hiçbir farkı yoktur. Bu şekilde görüldüğünde emperyalist sistem uluslararası düzeyde hareket etmektedir. Buna karşı bizim cevabımız da uluslararası düzeyde olmalıdır. Kürdistan Komünist Partisi olarak; faşist terörün tüm kurbanları ile dayanışma içerisindeyiz ve olacağız .
Türk devleti ve paramiliterleri bizi bugüne kadar korkutmayı başaramadı ve asla başaramayacaklar . Asla eğilmedik, eğilmeyeceğiz! Şimdi en acil görevimiz, enternasyonalist anti-faşist bir mücadele örgütü kurmak ve güçlendirmektir .

Fransa’da yasaklanmasının ardından, şimdi Almanyada da Bozkurtların yasaklanması tartışılıyor. Elbette burjuva partilerinin ve basının bu tehlikenin farkına varmış olması sevindiricidir. Ama buna fazla umut bağlamamız büyük hata olur . Bu kadar saf olmamalıyız . Çünkü, Almanya’da faşistlerle ve ırkçılara karşı nasıl tutarlı bir şekilde savaşılmadığına dair yeterince deneyime sahibiz. Diğer yandan Almanya’nın Türkiye ile yakın işbirliğini tehlikeye atmak gibi bir isteği zaten yoktur. Dolayısıyla, burjuva kesimlerden beklentiler içerisine girmeden, kendimizi oyalamadan mücadeleyi güçlendirecek ağlar kurmak ve büyütmek bizim esas görevimiz olmaya devam ediyor.
Bu anlamda faşizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe ve anti-Semitizme karşı omuz omuza diyoruz.
Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

Kürdistan Komünist Partisi
(KKP)
Almanya Komitesi
15 Kasım 2020

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HAKLARINA! NEWROZ PÎROZ BE!

Kürdistan Halklarına! NEWROZ PÎROZ BE! Dünyanın değişik bölgelerinde Emperyalist güçler arası hegemonya savaşı, Dünyanın zenginliklerine …