Home / Güncel / Ebediyete Uğurlayışımızın,Birinci Yılında TESLİM TÖRE Yoldaş’ı Anarken! HÜSEYİN İŞLİ

Ebediyete Uğurlayışımızın,Birinci Yılında TESLİM TÖRE Yoldaş’ı Anarken! HÜSEYİN İŞLİ

Ebediyete Uğurlayışımızın Birinci Yılında TESLİM Yoldaş’ı Anarken!

Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga’nın 12 Mart faşist rejimince hemen yanıbaşlarında katledilmesini sorgulayarak bundan ‘örgütlenmek gerektiği’ sonucunu çıkaran Gölbaşı gençliğinden 15 kadar genç 1975 yılının yaz aylarında Gölbaşı’nda ilk kez bir devrimci gençlik derneği kurdular: Gölbaşı Kültür Derneği (GKD). GKD kısa sürede gençlerin ve giderek halkımızın ikinci adresi oldu;
‘öğrenelim örgütlenelim – örgütlenelim savaşalım’ prensibinden hareketle yoğun bir çalışma i9çerisine girdi. Adeta bir okul gibi çalışan derneğimizde kendimizi dönemin ideolojik – politik tartışmalarının ortasında bulduk. Bu yoğun çalışmalar içerisindeyken dönemin bütün günlük gazeteleri koltuğunun altında olduğu halde derneğimize sık sık uğrayan, bütün tartışmaları dikkatle izleyen ve günün sonunda elindeki bir tomar gazeteyle ayrılıp köyüne giden orta yaşlı bir köylü dikkatimi çekiyordu. Bu köylünün, elindeki bir deste gazeteyi ve tartışmalardan edindiği izlenimleri Teslim Töre’ye götüren özel bir görevli olduğu aklımın ucundan geçmiyordu. Gazetelerin hepsini kendisinin okuduğunu sanıyordum. Onun biz gençlerin tartışmalarını can kulağıyla dinlemesi ve o kadar gazeteyi ‘okuyor’ olması bizlere güç veriyordu.
Çalışmalarımız hızlı tempoyla sürüp giderken 1976 yılı gelip çattı. Derken bir gün bir arkadaş beni görmek isteyen bir devrimci yoldaşla buluşturmak isteğini iletti. Hayret ve merak ettim. Bu merakla talebini kabul ettim. Acaba kiminle görüşecektim?

1976’nın Şubat ayının soğuk bir kış gününde arkadaşla buluşup bir arabayla yola çıktık; bir süre ilerledikten sonra arabadan indik, araziye saptık. Bir dağ yoluna düştük, yaya dereler tepeler aştık. Bir yokuştan inerek sonunda bir dağ evine ulaştık. Bizi kapıda her gün derneğimize gelip tartışmalarımızı can kulağıyla dinleyen, izleyen köylü yoldaşımız karşıladı. Ev sahibimiz bütün sıcaklığı, sevecenliği ve coşkusuyla bizleri kucakladı, içeriye aldı. İçerde bizi bir sürpriz bekliyordu:
‘Biz öyle bir devrim ateşi yakacağız ki, onu hiç kimse asla söndüremeyecek’ diyen Sinan Cemgillerin, Deniz Gezmiş’lerin yoldaşı; onlardan devraldığı devrim ateşini Adıyaman dağlarında yeniden tutuşturmak ve daha da gürleştirmek ve bu ateşi Kürdistan ve Türkiye halklarına ulaştırmak isteyen TESLİM TÖRE yoldaş tepeden tırnağa silahlarla bombalara donanmış – kuşanmış bir halde upuzun boyuyla işte karşımızdaydı.
DIREJ yoldaşla bu ilk yoldaşlaşmamızla birlikte kendisinden ve ilk yol arkadaşlarından proletarya sınıfına güvenmeyi, burjuvaziye güvenmemeyi ve uzlaşmamayı; zorluklarla dolu mücadelenin sarp yollarından geçerken bu mücadelenin silahlı silahsız, barışçıl olmayan barışçıl, legal illegal, kitlesel kadrosal her türlü yol, araç ve biçimlerini kullanmayı öğrendik. Bunun yanısıra kendisinin tutum ve davranışlarından, örnek pratiğinden çetin devrim yolunda birlikte yürürken her koşulda en önde yürümeyi ve yoldaşlarına sıkı sıkıya bağlılığı öğrendik. Her şeyden önemlisi de Marxizm – Leninizmi ondan öğrendik.

TESLİM TORE yoldas Adıyaman’da başlattığı THKO/MB hareketini hep halkının içinde, yanında ve önünde olarak geliştirdi. Yoldaşlarının önüne ‘proletarya partisini oluşturma, inşa etme, partileşme görevini’ koydu. Yetiştirdiği öğrencilerini, yoldaşlarını işte bu partileşme mücadelesiyle birlikte KURDISTAN ve Türkiye’nin değişik kentlerine gönderdi. Yoldaşlarına ‘bulundukları alanlardaki komunist kadro ve gruplarla buluşmalarını’ tembih ediyordu…. Türkiye metropollerine yollanan ilk kadrolar Adıyaman, Antep ve Malatya’dan yola çıktılar…
THKO Mücadele Birliği militanları iki yıl içerisinde, bu üç şehirden başka, bir yandan Kürdistan’ın Hatay, Maraş, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Elazığ, Dersim, Erzurum, Kars vilayetlerine yayılırken; bir yandan Anadolu’ya dağıldılar. Çukurova’da İskenderun, Adana, Tarsus, Mersin, Antalya; Orta Anadolu ve Karadeniz’de Tokat, Amasya, Samsun, Zonguldak, Ankara; Marmara’da İstanbul, Kocaeli; Ege’de İzmir şehirlerindeki örgütlenmelerin temelleri atıldı. Adım adım işçlerle emekçilerle buluşmayı sağlayan THKO MB militanları ‘parti oluşum mücadelesini’ öngörülen hedefe beş yıl içinde ulaştırdı. 1975 – 1980 yılları arasında yaratılan güçlü kadrosallaşma ve kitleselliğin doruk noktsı TKEP kuruluş kongresinin başarıyla toplanması oldu. THKO MB’liler 1980 Nisan’ında Besni’nin Karalar köyünde toplanan I. TKEP Kongresiyle çaba ve emeklerinin meyvesini taçlandırdılar. Bu süreç içerisinde onlarca kayıp verdik.

12 Eylül’den önce İhsan Özsoylu, Nusret korkmaz,Köylü Mehmet, Gürsel Bakır, Doğan Gül, İhsan Yılmaz ve daha pek çok yoldaşımızı ömürlerinin baharında toprağa düşürdük. 12 Eylül’den sonra işkencehanelerde Halil Uluğ, Yusuf Ali Erbay, Kazım Çakır; idam sehpalarında Seyit Konuk, Necati Vardar, İbrahim Ethem Coşkun; siyonizme karşı enternasyonal kavgada İmam Ateş, Mustafa Çetiner, Cevat Saim Çelen yoldaşları; illegal mücadele sürecinde Turan Demir ve daha bir dizi yoldaşımızı şehit verdik.
THKO MB’nin ‘proletarya partisi oluşumu’ mücadelesi yalnızca TKEP’i değil, aynı zamanda KKP’yi de oluşturma mücadelesiydi. Mücadelenin amacı eş zamanlı olarak Kürdistan’da da KURDISTAN KOMUNIST PARTISI’ni kurmaktı. TKEP kongresiyle birlikte Türkiye’de olduğu gibi Kürdistan’da da komünist partisinin temelleri atıldı.

TKEP I. Kongresi, seçilen merkez komitesinin önüne partinin Kürdistan örgütlerini Kürdistan Özerk Örgütü (TKEP –KÖÖ) bünyesinde özerk örgütlemeyi yaratmakla görevlendirdi.

TKEP MK’nin Haziran 1980’de yapılan ilk plenumunda KÖÖ merkez komitesi atandı; partinin Kürdistan il örgütleri bu organa bağlandı.
12 Eylül faşist dabesiyle birlikte Kürdistan’da ve Türkiye’de devrimci mücadele çetin bir durumla karşılaştı. Parti, çok zor yıllar olan 12 Eylül faşizmine karşı mücadelesini aksatmadan sürdürmeyi kararlaştırdı; ‘geri çekilme’ taktiği yerine ‘aktif savunma’ taktiğini benimsedi.
Sürdürülen mücadelenin neticesinde 1982 Mart ayında KKP kuruluş kongresi toplandı; Kürdistan Özerk Örgütü Kürdistan Komünist Partisi olarak yeniden yapılandırıldı. TKEP ve KKP 1990 güzüne kadar birleşik örgütlenme yapısı içinde birlikte kaldılar. Bu süre içinde KKP kadroları ve tabanı artık TKEP’ten ayrılıp tamamen bağımsız örgütlenme zamanının geldiği görüşüne vardılar. Sonbaharda yapılan III. Kongresinde KKP delegeleri partinin ayrılması kararını aldı; bağımsız bir parti tüzüğü kabul etti.

O zamana kadar yürürlükte olan tek tüzük TKEP tüzüğüydü ve bu tüzüğe göre KKP Kongre kararları ancak TKEP kongresinin kararıyla geçerlilik kazanıyordu. KKP kongresinin hemen akabinde toplanan TKEP Kongresinin bu kararı onaylaması ya da onaylamaması durumuna göre KKP’nin ayrılma kararı ya kardeşçe halledilecek ya da iki parti arasında kriz çıkacaktı.Top TKEP Kongresindeydi.

TKEP Kongresi KKP kararını olgunlukla ve saygıyla karşıladı. Ayrılmaya onay verdi.
Bu kongrelere katılmış olan yoldaşların anlattığına göre her iki partinin ayrılmasına karşı olan ve bu görüşlerini kongrelerin ikisinde de hararetle savunan Teslim TÖRE yoldaş, TKEP Kongresindeki kritik oylama esnasında ise kendisine yakışan bir olgunlukla KKP Kongre kararıyla ilgili olarak kendi oy hakkını çekimser yönde kullandı. Bu, tutarlı bir davranıştı; zira ayrılmaya onay vermesi savunduğu görüşe tersti; reddetmesi ise gönüllü birlik ilkesine ve kendi saygınlığına uymazdı; geriye çekimser kalmak düşüyordu. O da buna uygun davrandı, ayrılıktan sonra da bu olgun ve saygıdeğer tutumunu korudu; KKP’li yoldaşlarına güvenini sürdürdü; ayrılığa karşı

TKEP saflarındaki kuşkuların giderilmesi için çaba sarfetti. Kendisi yönünü Turkiye’ye dönerken KURDISTAN örgütlenmesini tamamen KKP’li yoldaşlarına devretti…
Teslim Töre yoldaş aramızdan ebediyen ayrılırken bizlerin ondan öğrendiğimiz temel dersleri hatırlarsak:


1- Uzlaşmaz sınıf karşıtlığı; yani burjuvaziye, onun partilerine ve faşist Türk devletine hiç bir zaman güvenmemek.
2- Devrimi hedef alma. Yani reformlarla TC devletinin yırtıklarını yamama, üstünü cilalama değil; doğrudan TC burjuva devletini parçalama yıkmayı hedeflemek. 3- Proletarya diktatörlüğünü kurmak. 4- Mücadele ve örgütlenmenin bütün biçimlerini yaratmak ve kullanmak. Bunları yaparken mutlaka sınıfa ve emekçilere gitmek.


Teslim TÖRE’yi anarken bizlere miras bıraktığı bu devrimci değerlere bundan sonra da sahip çıkmanın önemi ve anlamı üzerinde uzun uzadıya durmayacağım. Kürdistan komünistlerinin 1975’ten 1990’a kadarki birleşik mücadele sürecinde THKO MB ve TKEP’in kurucu önderi Teslim Töre’den öğrendiği bu temel değerler bugün de geçerlidir. Sınıf uzlaşmacılığını bir kenara bırakıp burjuva partileri ile araya kesin bir sınır çizen; burjuva partilerinin izlediği ırkçı, sömürgeci, işgalci politikalara kararlılıkla karşı duran
TÖRE yoldaş sınıfa ve emekçilere gitmek için vaktiyle bizleri Kürdistan’dan Tekirdağ, Çanakkale, Zonguldak, Kocaeli, İzmir, İstanbul, Ankara, Adana, Karadeniz’e gönderir; Kürdistan’ın henüz ulaşılamayan bölgelerine yollarken temel amacı devrimin altyapısını hazırlamaktı. Bizler buna inandık ve bu yolda kavga verdik.
Bu görev halen günceldir; Teslim Töre yoldaşın bize işaret ettiği liman bu limandır. Teslim yoldaş rahat uyu; biz öğrencilerin bize yol gösterdiğin limana ulaşmak kavgamıza bize aşıladığın aynı ruh, heyecan, umut ve inançla devam ediyoruz.
21 Kasım 2020
Hüseyin İşli

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HAKLARINA! NEWROZ PÎROZ BE!

Kürdistan Halklarına! NEWROZ PÎROZ BE! Dünyanın değişik bölgelerinde Emperyalist güçler arası hegemonya savaşı, Dünyanın zenginliklerine …