Home / Makaleler / KÜRT HALK AYAKLANMASININ DERSLERİ

KÜRT HALK AYAKLANMASININ DERSLERİ

Dengê Kurdistan
[Bijî Kurdistan a Azad û Demokratik] KKP Merkez Yayın Organı
Sal: 9
Hejmar: 15
TİRMEH 1990
1990 Mart’ında Kuzey Kürdistan tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Mart ayında Kürt halkı tarihsel bir eylemi; dost ve düşmanın İNTİFADA olarak nitelendirdikleri SERîHİLDAN’ı (başkaldırı) sahneye koydu. Kürt halkı kendi dışındaki güçlerin eylemlerinin hedefi ve konusu olmayı kabul etmediğini, pasif bir nesne olmadığını, hareket eden, eylemi yaratan ve yürüten aktif bir özne, müdahaleci bir güç olarak davranabileceğini gösterdi.
Senelerden beri kendisine yapılan zulüm ve baskılara katlanan Kürt halkı bardağı taşıran son bir damla ile ayağa kalktı.
Kürt halkının SERîHİLDAN’ına çözümlemeci bir şekilde bakarak bu tarihsel deneyin verilerinden süzülmüş gerçekçi sonuçlar çıkarmak büyük önem taşıyor.Çünkü Serîhildan Kürt halkının kendi insiyatif, girişkenlik ve yaratıcılığıyla ortaya koyduğu 1980 sonrasının ilk büyük ve yaygın kitle eylemidir.
SERîHİLDAN, taşıdığı tüm zaaf ve eksikliklerine rağmen, bu önemi hak ediyor. SERîHİLDAN Kürdistan ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin yeni bir kilometre taşıdır. Serîhildan, gösterdiği eksikliklerimizle ve öğretici derslerle, muazzam bir deneydir. SERîHİLDAN kitlelerin eyleminden öğrenmeden onlara hiç bir şey öğretemeyecek olan öncülere, yürüdükleri yolda yol gösteren güçlü bir fenerdir… Pusula yönü gösterdi, dümenin hangi rotaya kırılacağı belli oldu.
SERîHİLDAN, her şeyden önce Kürdistan ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinde yakalanması gereken temel halkanın ne olduğunu gösterdi. Bu halka yığınların devrimci eylemidir.
Stratejik halka halk ayaklanmasıdır. Kentlerde ayağa kalkan geniş devrimci tabakaların öz girişkenlikleriyle ortaya çıkaracakları eylem, örgüt ve mücadele biçimlerini ele alıp işleyen öncü devrimci partilerin siyasal öncülüğünde seferber edilen on binlerin harekete geçirilmesidir.
SERîHİLDAN, kitlelerin devrimci dönemlerde şaşırtıcı bir hızla öğrendikleri ve örgütlendikleri gerçeğini bir kez daha gösterdi: Eylem içindeki yığınlar geleneksel uyuşukluklarından sıyrılıyor, siyasal olayların anlamını, politik güçlerin niteliğini hızla kavrıyor, bilinç sıçraması yapıyor, kendi işini kendisi görmek için harekete geçiyor, yepyeni eylem biçimleri keşfediyor ve hızla örgütleniyor… Bütün bunları SERîHİLDAN esnasında bir kez daha gözledik.
Kitleler devrimcilerin kendilerine öğrettiklerinden daha fazlasını, öğretmediklerini ve öğrettiklerinden ayrı şeyleri yaptılar. Ne silah alıp dağa çıktılar, ne basın açıklaması veya imza kampanyasıyla dert yandılar. Onlar silahsız savunmasız meydanlara çıktılar, dükkanlarını kapattılar, saldırılara taşla, barikatla karşı koydular, sloganlarla istediklerini haykırdılar. Kendi düzeylerine denk tarzda ve kendi usulleriyle davrandılar.
SERîHİLDAN baskı ve zulme bir tepki olarak başladı ve kısa sürede yayıldı. Ulusal demokratik talepler öne çıktı ve ulusal bilinçte kendisi de yeni bir sıçrama yarattı. Bir ilçe başka bir ilçedeki hareketi, bir sınıf diğerini destekledi. Kentlerde gelişen bir hareketin, aşiretçilik ve mezhepçilik gibi ulusal bütünlüğü bozucu, olumsuz etkenleri rahatlıkla aşacağı görüldü.
Yine de hareket bir çok yönden zayıf kaldı. Ulusal bilincin bu günkü düzeyini gösteren zayıflıkların başında SERîHİLDAN’ın tüm ulusal sınıf ve tabakaları ve önemli kent ve kasabaları sarmaması geliyor. Kuşkusuz TC devletinin hemen tedbir alması ve hareketin yayılmasını önlemesi etkili oldu; ama tek etken bu değil.
Özellikle işçi sınıfı ve aydınlar [öğretmenler, doktorlar, avukatlar vb.] hareket içinde etkili yer almadılar. Hareket, köylerinden zorla sürülüp kitle halinde il ve ilçelere yığılmış yoksul köylüler, gençler ve esnaflara dayandı. Bu kesimlerin her biri SERîHİLDAN’a kendi eylem türünü getirdi. Gençler, boykot ve gösterileri, barikatları ve taşlı direnişi; yoksul köylüler gösteri, tahrip, barikat ve taşlı direnişi; esnaflar kepenk kapatma türü eylemleri geliştirdiler.
Serîhildan’ın sınıfsal bileşiminin zayıflığı, onun siyasal niteliğinde de ortaya çıktı. Başkaldırı ulusal demokrat devrimci tabakaların bir kısmını harekete geçirdi, en önemli kesimlerini kapsamaya zaman bulamadan sona erdi. Siyasi bakımdan ise başkaldırı Kürdistan’ın devrimci siyasal örgütlerinin boyutlarını aştı, siyasal önderlik boşluğunun halen sürdüğünü, hiç bir örgütün tek başına yığınların devrimci eylemine baş çekemeyeceğini gösterdi.
SERîHİLDAN Kürdistan’ın geçmekte olduğu bu fırtınalı zamanda Kürdistan devrimine öncülük edecek güçlerin henüz bu görevlerini yerine getirecek güç, örgütlülük ve politik yetkinlikte olmadıklarını gösterdi.
Daha henüz Serîhildan oluşmamışken ve bu çapta bir hareket öngörülmezken Diyarbakır’da kitle eylemlerini yaratma için yapılan girişimler siyasal örgütlerin tutukluğu, kendilerine ve yığınlara güvensizliği nedeniyle sonuç vermedi. Serîhildan ortaya çıkmışken bile örneğin ”DEMOKRATİK PLATFORM” önce eli titrek davrandı, getirdiğimiz önerileri benimsemedi, ancak işler iyice serpilince cesaret kazandı.
Öte yandan Serîhildan’ın Diyarbakır’da yaratılması için PKK’ce ne önce, ne de olayların içinde herhangi bir siyasal girişim yapılmadı; çünkü bu önemli politik merkezde PKK’nin, geniş bir sempatizan çevresinin varlığına rağmen, siyasal bir örgütlenmesi ya yok ya da olaylara müdahale edemeyecek kadar zayıf. Bu yüzden PKK adına resmi bir faaliyet olmadı; PKK’nin sempatizan çevreleri bu boşluğu eylemlerde aktif yer alarak kapattı.
Serîhildan gibi önemli bir gelişmenin önceden sezinlenmemesi ve gereken hazırlıkların yapılmaması da diğer bir eksikliktir. Oysa Mart ayında kitle aktivitesinin yükseleceği önceden belliydi ve buna hazırlanmak, bunları örgütlemek gerekiyordu. Bunlar yapılmadı. Belirtiler değerlendirilmedi. Siyasal örgütler böyle hantal ve çekingen davranınca bu hazırlıklar Diyarbekir’de ancak gençlik içerisinde yapılabildi.
Siyasal örgütlerin Serîhildan karşısında yetersiz kalmaları onların sadece güç ve örgüt yetersizliklerinden değildi. Aynı zamanda politik yetersizlikleri yüzünden yığınların devrimci eyleminin ayak sesleri yaklaşıyorken örneğin bir kesim çaresiz oturuyor, adım atmaktan korkuyor, kendi gölgesinden ürküyordu. PKK ise var gücüyle ”Mart saldırısı”na, ”gerilla taarruzuna” hazırlanıyordu. Her iki kesim Mart ayında yükselmesi kaçınılmaz kitle hareketlerini hazırlamak için bir ”Devrimci Güçbirliği Odağı” yaratma sorunuyla uğraşmıyorlardı. Çünkü birisi buna zaten inanmıyor, kitle hareketinin patlayacağını hesap etmiyor, kendisine güvenmiyor; diğeri ise kitle hareketini gerillayı destekleyecek ikincil bir unsur, yedek bir hareket olarak görüyor ve onu esas alıyordu.
Ciddi bir siyasi örgüt ciddi olaylar arefesinde durumun önemini kavramak ve gereğini yapmak zorundadır. Gereken ittifakları, iş ve güç birliklerini yapmak, yığınları harekete geçirecek taktikleri belirlemek ve uygulamak, her bakımdan yığın eylemini hazırlamak devrimcilerin Serîhildan öncesinde ve sırasında yapacakları en önemli iş durumundaydı. Politik taktisyenlik bunu gerektirir. Fakat olmadı, politik örgütlerin çapsızlığı bir kez daha ortaya çıktı. TC devletini çok daha fazla sıkıştırmak ve geriletmek mümkündü; TC devleti şaşırmış, paniğe kapılmış vaziyetteydi; ama kısa sürede kendini toparladı, duruma değilse de kendine hakim oldu.
Kitleler henüz yeterince kuvvetli bağlara sahip olmadıkları ve güven beslemedikleri, şimdilik uzaktan seyrettikleri devrimci örgüt ve partileri yine de başlarında görmek, seslerini ve mesajlarını dinlemek istediler. Devrimcilerden bir çağrı duydukları an o çağrıyı hemen değerlendirdi, her yere iletti ve uyguladılar. Ama devrimci örgütler bu noktada yetersiz kaldılar. Kitlelerin taşıdığı muazzam potansiyeli göremeyen, düşmanın gücünü abartan ve kendi gücüne güvenemeyen bir çok yurtsever örgüt Mart İntifadası’na önceden hazırlanmış değildi ve İntifada sırasında da hemen gereken cesaret, enerji ve hızla olaylara müdahale edemedi. Ancak dipten gelen dalga öylesine güçlüydü ki tüm perişanlıklarına rağmen kendilerini yine de olayların önünde bulunca önce durakladılar, sonra da çarnaçar yürüdüler, ürkek ve temkinlice. Ama kitleler yine kendilerini aştı.
İntifada, yığınların devrimci eylemini hazırlamayan, legalitedeki konumları nedeniyle zaten bu türden bir hareketin başına geçemeyecek olan parti (SP, TBKP), kişi ve araçları (dernek, dergi temsilciliği vs.) fersah fersah aştı. Bunlar gerilerde kaldılar. Ama özellikle SP Serîhildan sonrası simsarca faaliyetleriyle parsa toplama kurnazlığı ve fırsatçılığına girişti.
Serîhildan, Kürdistan halk hareketinin, tüm eksiklikleri ve yetersizliklerine rağmen, esas olarak Kürdistan ulusal devrimci ve komünist örgütleriyle yükseltilip yürütüldüğünü gösterdi. Türkiye sosyalist ve devrimci hareketi Serîhildan’ı uzaktan izledi.
Serîhildan, ayrı görüşlerden devrimci yurtsever güçleri eylem içinde birleştirdi.
Serîhildan, Türkiye halkı nezdinde muazzam devrimci etki yarattı; Kürt sorununu daha da meşrulaştırdı.
Serîhildan Kürdistan’ın ulusal kurtuluş mücadelesinde yepyeni bir çığır açtı; alışılagelen mücadele ve örgüt biçimlerine yenilerini ekledi.
Kürdistan’ın diğer parçalarında köylülerin ve aşiretlerin temeline dayanan peşmerge mücadelesi, PKK’nin 1984’den beri sürdürdüğü gerilla mücadelesi dışında yeni bir siyasi okul ortaya çıktı: Filistinlilerin İntifada’sını andıran özgün bir yol olan Serîhildan.
Serîhildan Kürt halkının 1960’lardan sonra ortaya çıkardığı mücadelelerin en ilerisi; daha öncekileri aşan bir aşamasıdır. Bununla birlikte Serîhildan 1970’li yıllarda devrimci kitle eyleminin yarattığı örgüt ve mücadele biçimlerini bir üst düzeyde yeniden üretmiştir. Kürdistan ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin tarihsel bir sürekliliğe sahip olduğu bir kere daha ortaya çıkmıştır. Ayrıca Serîhildan Kuzey Kürdistan ulusal mücadelesinin diğer parçalardan daha farklı özelliklere sahip; Kuzey Kürdistan’ın diğer parçalardan daha ileri olduğunu bir kere daha göstermiştir.
Serîhildan Kürdistan devriminin izleyeceği yolu ana çizgileriyle ortaya çıkarmakla kalmadı; bu yolda kullanılacak araçların nasıl yaratılacağını da gösterdi. Örneğin ”Ulusal Demokratik Halk Cephesi”nin ancak yığınların birleşik devrimci eylemi içerisinde tabandan oluşturulacağı; ülke dışında oluşturulan cephe ve güçbirliklerinin tutmayacağı ortaya çıktı.
Ayrıca Serîhildan devrimci güçlerin bir takım dar grupçu, çocuksu davranışlardan henüz kurtulamadıklarını da gösterdi. Örneğin ”DEMOKRATİK PLATFORM” adına hazırlanan bildirinin altına her örgütün kendi imzasını atması istenmesine rağmen buna yanaşmayanlar daha sonra KKP’nin ismini zikretmeden basına yanlış bilgi verdiler ve eylemlere simsarca sahip çıktılar. [Sözü edilen bildirinin altında Demokratik Platform’u oluşturan tek tek örgütlerin adı, bazı örgütlerin buna yanaşmaması nedeniyle yer almamış, imza anonim olarak, yani platform adına atılmıştı. Ama Diyarbekir’deki devrimci yurtsever çevreler platformun kimlerden oluştuğunu biliyorlardı. Esasen o yıllarda bir çok örgütün örgütlü faaliyeti mevcut değildi, cezaevinden çıkmış eski kadrolar, yahut dergi temsilcileri mevcuttu, ama bunlar kendi örgütleri adına faaliyet yürütmüyor, açıklama yapmıyor, bildiri dağıtmıyorlardı.] Öte yandan Serîhildan patlak verir vermez yurt içinde herhangi bir örgütün açıklaması yokken yurtdışında PKK her şeye hemen sahip çıktı.
Ulusal demokratik hareketin farklı kanatlarının bu tutumları ulusal hareketin bütünlüğünü ve dolayısıyla gücünü zayıflatan hastalıkların saflarda halen barındığını gösteriyor.
Kürdistan Serîhildan’ının politik derslerini ve kazanımlarını toparlayacak olursak:
a) Serîhildan’ın en büyük kazanımı Kürdistan ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin izleyeceği stratejiyi, yani halk ayaklanması stratejisini, öne çıkarmasıdır.
b) Serîhildan yoksul köylülerin, orta tabakaların ittifakını sağladı. Bütün halk tabakaları ulusal talepler temelinde ayağa kalktı. En önemlisi de geleceğin yaratılmasında büyük rol oynayacak olan kadınlar kitlesel olarak harekete geçti.
c) Ulusal bilinçlenme, bütünleşme ve mücadele bir üst evreye sıçradı.
d) Yığınsal devrimci eylemde sıçrama ve kitlelerin kendilerine güven kazanmaları gerçekleşti. Devrimci durum daha da olgunlaştı.
e) İntifada [Serîhildan], ”Halk Direniş Komiteleri”nin nüvelerini yarattı.
Böylece İntifada [Serîhildan] siyasal kazanımlar, yeni örgüt ve eylem biçimleri elde etti.
Serîhildan, bizim eksiklik ve yetersizliklerimizi de gösterdi; önümüze acil görevler koydu:
a) Kürdistan’da siyasal önderlik boşluğu iyice su yüzüne vurdu. Güçlü bir siyasal önderlik gerekiyor. Bunu tek başına hiç kimse yapamaz. Ülke zeminlerinde, kitlesel eylem temelinde kurulmayan ”cephe” ve ”birlik”ler bu boşluğu dolduramaz. Bu boşluğu devrimci güçlerin yığınların devrimci eylemi ekseninde gerçekleştirecekleri birlikler doldurur.
b) İşçi sınıfı, ulusal kurtuluşun başına geçmelidir. Bunu gerçekleştirecek olan, komünist partisidir. Komünist Parti, işçi sınıfı ve diğer [emekçi ] sınıfların devrimci eylemini yaratmalı ve örgütlemelidir. Ana eksen olmalıdır.
c) Devrimci kitle eylemlerinin başarısı onun hazırlık derecesine bağlıdır. Eylemin sürekliliği de onun örgütlülüğüne bağlıdır. Cizre, Derik, Silvan gibi yerlerde kurulan ”direniş komiteleri” eylemlerin başarısının teminatı oldu. Ancak bu hazırlıklar siyasal örgütlerce yapılmadı.
d) Silahlı mücadele ile diğer mücadele biçimlerinin bütünleştirilmesi gerçekleştirilmeli, PKK bu temelde eylem birliklerine çekilmelidir. Silahlı mücadele biçimleri halk ayaklanması stratejisine bağlanarak geliştirilmelidir.
e) Türk halkı ve proleteryasının desteği sağlanmalıdır.
f) Aydınların katılımı sağlanmalıdır.
g) İntifada sürdürülmeli ve geliştirilmelidir. Kitlesel eylem biçimleri zenginleştirilmelidir.
h) ”Ulusal Halk Direniş Komiteleri” temelinde halkın ve devrimci güçlerin birliği sağlanmalıdır.
İntifada [Serîhildan] örgütlenmesi TEWGER’i aştı. TEWGER’in Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin ve halkının birliğini temsil eden bir ”halk cephesi” olmadığı açığa çıktı.
Aynı şekilde İntifada [Serîhildan] örgütlenmesi ERNK’den de farklı ve kopuk gelişti. Gerilla mücadelesini desteklemek için kurulan ERNK’nin de bir ”cephe” olmadığı görüldü. [Serîhildan Komiteleri] herkesi kapsayan, tek tek grup ve kişileri aşan organizasyonlar oldu.
[Köşeli ayraçlar sonradan eklendi.]

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN’A FÜZE ATANA, ATILAN FÜZEYE İMZA ATANA DA OY YOK! BARAN CEM

KÜRDİSTAN’A FÜZE ATANA, ATILAN FÜZEYE İMZA ATANA DA OY YOK! TC ve Kürdistan’da 31 Mart …