İşgale Karşı Ulusal Birlik Zamanı!
Başta Türk Mili Savunma Bakanlığı (MSB) ve HPG’nin açıklamaları olmak üzere Türk ve Kürt haber kaynaklarının da teyit ettikleri bilgilere göre Faşist sömürgeci Türk devleti 11 Şubat 2021 günü, sabah saat:03.00‘ten itibaren Başur Kürdistanı sınırları içerisinde bulunan Gare bölgesine yönelik havadan ve karadan yeni bir işgal harekatı başlatmıştır. Faşist sömürgeci TC devleti bu harekatı da her zamanki gibi, uluslararası şözleşmelerden doğan, sınırlarını „terörist saldırılar“ karşısında koruma hakkını kullandığı gibi kalıplaşmış bahanelerle açıklamıştır. Bu İşgal hareketi, isminden de (Pençe Kartal 2) anlaşılacağı gibi ilk değildir ve son da olmayacaktır. İlk değildir çünkü yıllardır sürdürülen Rojava ve Başur Kürdistan‘ın tamamen işgal edilme planının devamıdır. Partimiz Partiya Komunist a Kurdistan (KKP) yaptığı açıklamalarında; Sömürgeci Türk devletinin yüz yıl öncesinin sınırlarına (Misakı milli) yeniden hakim olmak gibi stratejik bir amacının olduğunu daima vurgulamıştır.
Bu sabah başlatılan saldırıda bu planın adım adım uygulanmasından başka bir şey değildir. Aylar önce Türk içişleri bakanı faşist Süleyman Soylu mecliste bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında, „…bu kış PKK‘ye bir sürprüzümüz olacak. Kendilerini mağaralarında ziyaret edbiliriz“ şeklinde söylediği sözlerle de bu tür işgal saldırı planlarının varlığını duyurmuştu. Buna faşist şef Erdoğan‘ın iki de bir „bir gece ansızın gelebiliriz“ tehditleri ve daha iki hafta önce; „maalesef istemediğimiz halde önümüzdeki günlerde bazı gelişmeler olabilir. Kötü komşu insanı mal sahibi yaparmış“ diyerek niyetlerinin sadece operasyon yapıp geri çıkmak olmadığını bilakis sahiplenme, yani işgal ve ilhak olduğunu açıkça ilan etmişti. Burada ki kötü komşunun Irak‘ın merkezi hükümeti olduğu anlaşılıyor. Çünkü esas hedefin Şengal‘in işgal edilerek Rojava ile Başur Kürdistanının bağlantısını kesmek ve bu yolla PKK ile YPG nin karşılıklı yardımlaşmasının önüne geçmek olduğu açıkça konuşulur olmuştu. Kısa süre önce Hewler ve Bağdat ziyaretleri gerçekleştiren Türk Milli Savunma Bakanı ile İstihbaratçı ve Askerlerden oluşan heyetin görüşmelerinde Irak merkezi hükümetinden Şengal‘in Türk tarafınca işgaline yeşil ışık yakmasını istedikleri fakat Irak merkezi hükümetinin buna yanaşmadığı da sızan kulis bilgileri arasındaydı.
Faşist sömürgeci Türk devletini tam da bu günlerde bu işgal hareketine cesaretlendiren faktörler, uluslararası konjüktürdeki gelişmeler ve Kürdistani güçlerin kendi arasındaki parçalı halleridir. Uluslararası alanda, Rusya-İran bloku ile ABD-AB boluku arasındaki çelişkiler, Suriye ve Irak merkezi devlet yapılarının zayıflaması, Batıya karşı jeo politik konumunu, Nato üyeliğini, Asya ve Ortadoğudan batıya doğru göç hareketlerinin kavşak noktası olması gibi bir çok faktörü TC faşist devleti ustalıkla kullandı ve kullanıyor. Ama cesaret aldığı en büyük etken kuşkusuz ki Kürt ulusal güçlerinin bölünmüş olma hali ve kendi içerisindeki çatışmalarıdır. İç sorunlarını, Ulusal Birlik temelinde çözüp yek vücut olarak sömürgeciliğe karşı ortak tavır geliştirememeleridir. O yüzden, bütün farklılıklara rağmen Kürdistani güçlerin iç çekişmelerini bir kenara bırakıp, Kürt halkının Başur ve Rojavada ki kazanımlarını göz bebekleri gibi koruması günün en önemli görevidir diyoruz. Kazanımları koruyup daha da geliştirmenin ve sömürgeci TC devletinin işgalini daha da geniş bir bölgeye yayma hevesini kursağında bırakmanın tek garantisi Ulusal birlik refleksi göstermektir.
TC içeride ve dışarırıda zorluklar yaşıyor. Ekonomik sıkıntılar, öğrenci protestoları, artan işçi direnişleri gibi yükselen muhalefeti baskılama ve gündem değiştirmek için harekatın zamanlamasını bu günlere denk getirmiş olabilir. Ancak işgalin sebebini sadece buna dayandırmak bizi büyük yanılgıya götürür ve Türkiye‘nin yüz yıllık stratejik planını görmemizi engeller. Elbetteki, Kürdistan başta olmak üzere, TC devletinin saldırgan ve savaş politikalarının faturasını en ağır şekilde Türkiye halkları, yoksulları, işçi-emekçileri ve kadınları ödenmektedir. Faşist devlet savaş ve beka söylemi ile en ufak demokratik kıpırdamayı, ekonomik-demokratik hak talebini gaddarca baskılamakta ve insanları nefes alamaz hale getirmektedir. Türkiye halkları bu savaştan çok büyük zararlar görüyor ve acı çekiyor. Savaş ve işgale karşı çıkmak Türkiye halklarının da çıkarınadır ve aynı zamanda görevidir.
Kürt cephesinde ise, bugün için bölgede etkin ve ağırlık sahibi olan Kürdistani iki güç PKK ve PDK‘dir. Türk devletinin Kürdistanın üç parçasını işgal ve ilhak etme stratejisinin bu iki güç tarafından da bilinmesine rağmen, ne yazık ki yapılan açıklamalar ve değerlendirmeler bu gerçekliğe ters niteliktedir. Her iki güç esas işgalciden fazla birbirilerini suçlamaktadırlar. Hatta PKK kaynakları PDK peşmergelerinin harekata destek verdiklerini, kara ve hava unsurlarının Türkiye‘den değil Başur topraklarından saldırılara katıldıklarına dair açıklamalar da bulunuyorlar. Bunlar doğru ise; bunun kabul edilmesi mümkün değildir. KKP olarak bizim, Kürdistani her gücün uluslararası ve komşu devletlerle çeşitli ekonomik ve sosyal ilişkiler kurmasına bir itirazımız yok. Bu ilişkinin, Küristani bir gücün imhasına, işgalcilerin işgalini yaygınlaştırmasına ve kalıcılaştırlmasına yardımcı olacak şekilde sürdürülmesi kırmızı çizgimizdir ve bunu şiddetle ret ediyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki bu haberler doğru olmasın… Bu tür haberlerin bilinçli olarak düşman tarafından provakasyon amaçlı çıkarılmış olmaları çok büyük ihtimal dahilindedir. Bu nedenle bütün Kürdistanı güçleri daha dikkatli ve hassas olmaya davet ediyoruz.
Partiya Komunist a Kurdistan (KKP) olarak, dünyanın neresinde olursa olsun başta Kürd halkını, savaş karşıtı, eşitlikten yana bütün ilerici birey ve güçleri Türk sömürgeci faşist devletinin Kürdistan‘daki işgal ve katliamlarına karşı çıkmaya ve Kürt halkı ile dayanışmalarını yükseltmeye çağırıyoruz.
Kahrolsun Sömürgecilik!
Enternasyonal Dayanışmayı Yükseltelim!
Partiya Komunist a Kurdistan (KKP)
Merkez Komitesi
12 Şubat 2021