Çarşamba , Nisan 24 2024
Home / Parti Yaşamı / YENİ DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ VE GÖREVLERİMİZ – A. Celîkan GEÇMİŞTEN GELECEĞE KKP / Parti Arşivinden

YENİ DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ VE GÖREVLERİMİZ – A. Celîkan GEÇMİŞTEN GELECEĞE KKP / Parti Arşivinden

Dengê Kurdistan
[Bijî Kurdistan a Azad û Demokratik] KKP Merkez Yayın Organı
Sal: 8
Hejmar: 13
Tebax 1989

Türkiye Kürdistanı’nda ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesi yeni bir evreye girdi.

Mücadeleyi bir üst evreye yükselten nesnel ve öznel etkenlerin irdelenmesi, mücadelenin daha önceki evrelerinin ve bir bütün olarak geçmişinin değerlendirilmesi daha kapsamlı ve derinlikli teorik çalışmaları, tarih incelemelerini gerektiriyor. Bunun yeri burası değil.

Mücadelenin yeni evresinin belirgin özellikleri nelerdir:

1 – Mücadele eskisinden farklı uluslararası, bölgesel ve ulusal koşullarda cereyan ediyor.

Sosyalist sistem ağırlıklı olarak iç sorunlarıyla meşgul. Kapitalist sistemi sarsan devrim dalgaları gerilere çekilmiştir. İki sistem arasındaki mücadele biçimleri değişmekte, ”barış ve işbirliği” öne geçmektedir. İran – Irak savaşının sonlanması, Namibya sorununun çözümü, Küba’nın Angola’dan, Sovyetler’in Afganistan’dan asker çekmesi, Kamboçya sorununun çözümü için görüşmelere başlanması, Çin – Sovyet yakınlaşması ve daha bir dizi ”yumuşama” belirtileri ortamın kendisini değiştiriyor, mücadelenin koşullarını ve biçimlerini etkiliyor.

Filistin sorununun çözümü doğrultusunda gelişmeler mevcut. İşgal altındaki topraklarda sürüp giden ayaklanma [İntifada kastediliyor -s.e.], bağımsız devlet ilanı ve ABD – Sovyet pazarlıkları bu sorunun çözümü için elverişli koşullar yaratıyor.

Ortadoğu’da bütün gözler Kürt sorununa çevriliyor. Kürt sorunu giderek uluslararası bir sorun olma niteliğine bürünüyor. Emperyalizmin ilgisini çekiyor.

2 – Kürt sorununun her bir parçada Kürt halkının yan yana yaşadığı halkın sosyal kurtuluş mücadelesiyle birlikte çözülmesi niteliği sürüyor ve daha da güçleniyor.

3 – Ulusal kurtuluş mücadelesinin sosyal zeminleri daha güçlü ve daha sağlam hale geliyor. Proleterya hızla çoğalıyor ve nitelikçe gelişiyor. Kapitalist gelişme, uygulanan projeler [GAP vb. kastediliyor -s.e.] sınıf mücadelesini öne çıkarıyor.

4- Ulusal mücadelenin sesini duyurma, davayı tanıtma ve benimsetme evresi, Kürt halkının var olduğunu kanıtlama dönemi geride kalıyor; artık ulusal sorunun çözümü görevi öne çıkıyor; Kürt halkının istemleri ve gereksinmeleri gündeme geliyor.

5 – Kürdistan’da bellibaşlı politik güçlerin oluşması ve yerlerini alması süreci önemli ölçüde tamamlanmış; politik gruplar tablosu nispeten şekillenmiş bulunuyor.

6 – Türkiye burjuvazisinin soruna yaklaşımında ve taktiklerinde yeni öğeler, tutumlar oluşuyor.

Kürdistan’da yeni bir idari yapı ortaya çıkıyor. Öyle ki, burjuvazinin yeni uygulamaları bir çok durumda kafaları karıştırıyor; kimi kesimlerin Kürdistan’ın statüsünün sömürge olduğu şeklindeki yanılgılarını sürdürmeleri devam edebiliyor.

7 – Mücadele bugün daha bilinçli, deneyli kadroların yönlendirdiği daha kültürlü, daha bilinçli ve deneyli bir tabana sahip bulunuyor.

8 – Baskı ve zorbalık devam ediyor; ama hile, oyun, birbirini kırdırma, demagoji de öne çıkıyor. Öte yandan Türkiye genelindeki canlanma Kürdistan’a da yansıyor, etkide bulunuyor.

Yeni dönem devrimci güçler için bir çok zorluğun yanısıra elverişli olanaklar da getiriyor. Kürt devrimci demokratik hareketinde yeni gelişmeler, kamplaşmalar, parçalanmalar ve hareketin önderliğini kapma mücadelesi daha şimdiden ortaya çıkmış durumda.

Kürdistan, Türkiye kapitalizminin bunalımlarının daha şiddetli yaşandığı, kapitalizmin çelişkilerinin daha keskin ortaya çıktığı, burjuvazinin gevşeme bilmeyen cenderesi altında bunlunduğu için devrimci durumların oluşmasına son derece elverişlidir. Türkiye genelinde mayalanmakta olan devrimci durum, Kürdistan’da ezen ulusun ulusal baskılarının ağırlığı nedeniyle daha hızlı olgunlaaşma, sıçramalı özellikler taşıma olanaklarına sahip olabiliyor. Kürdistan’da görünürde şiddetli tepki ve huzursuzluk yok gibi; ”huzur ve sükun ortamı” sağlanmış, halk kitleleri susturulmuş görünüyor. Ancak dış görünüş aldatıcıdır, derinlerde yatan süreçleri, için için yanan devrimci kaynamayı henüz yansıtmıyor. Kürdistan’da öfke ve huzursuzluğun şimdilik yüzeye tam yansımaması, halk kitlelerinin eylemleriyle açığa çıkmaması çeşitli nedenlere bağlıdır.

Bu nedenlerin başında devletin Kürdistan’da izlediği baskı ve terör politikası geliyor.

İkincisi, birinci nedene bağlı olarak, Kürt halkının çeşitli sınıf, tabaka ve toplumsal gruplarının dağınıklığı, örgütsüzlüğü, eylemlerinin bölük – pörçük, birbirinden kopuk ve eşgüdümsüz olmasıdır. İşçi sınıfının sendikal hareketi etkisiz ve durgundur. Batman petrol işçileri dışında pek ses çıkmıyor. Batman’da ise polisin sürekli ve şiddetli baskısı mücadelenin yolunu önemli ölçüde tıkıyor. GAP’da 10 bin civarında işçi çalışıyor; ancak örgütlü bir hareket yaratılabilmiş değil. Kürdistan gençliği henüz dağınık; Van 100. Yıl, Diyarbakır Dicle, Elazığ Fırat ve Malatya İnönü üniversitelerinde çeşitli fakültelerin dernekleşme çalışmaları genel, yaygın, köklü ve derinlikli değil. Aydın hareketi durgun. Tutuklu yakınlarının yer yer eylemleri gerçekleşiyorsa da bunlar örgütlü değil. İnsan Hakları Derneği etkisiz ve tutuk. Bir çok insan SHP bünyesinde çalışmayı istenmeyen bir zorunluluk olarak görüyor ve orada bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yerel seçimler sürecinde Diyarbakır bağımsız adayı etrafında önemli bir yurtsever – devrimci demokrat kitle potansiyeli harekete geçirildiyse de, bu dinamizm 1 Mayıs ve sonrasında yeterli tırmanışı gösteremediğinden yerini yeniden durgunluğa bıraktı.

Üçüncüsü, harekete baş çekecek, yön verecek, yığınlarla sıkı sıkıya bağlı ve onlar içerisinde otorite haline gelebilmiş güçlü bir devrimci önderliğin noksanlığıdır. Kürdistan’da küçük – burjuva milliyetçiliğinin, devrimci demokrasinin ulusal kurtuluş mücadelesinin başına geçmesi bugün için mümkün görünmüyor. Bunun nesnel temelleri yok. Öte yandan küçük – burjuva milliyetçi hareketi kendi içinde parçalanmıştır ve önderlik yarışına girmiştir. Şimdilik eylemi ve örgütlenmesiyle, yarattığı etki, otorite ve prestijle PKK öndedir. Ama o da yığın eyleminin yaratıcısı, örgütleyicisi ve baş çekicisi değildir. Kürdistan komunistlerine gelince; KKP üç sene önce yediği ağır polis darbesinin sersemletici etkilerini hala tam giderememiştir.

Görüldüğü gibi elverişli nesnel koşullara rağmen Kürdistan’da açık devrimci yığın eyleminin yükselememesi büyük ölçüde öznel koşullardaki eksiklik ve yetersizlikler yüzündendir. Burjuvazi Kürt halkının siyasi taleplerini tatmin etmemiştir; üstelik Türkiye genelinde izlenen talan ve soygun politikasının etkileriyle, genel bunalımın iktisadi, sosyal sonuçları Kürdistan’da daha yıkıcı olmuştur. Yığınların karşı koyuşları ve başkaldırıları için gereken koşullar mevcuttur. Ama bu yönde dinamik bir başçekicilik yok.

KİTLESEL KABARIŞA BAŞ ÇEKME GÖREVLERİMİZ

Sorun önderlik, örgütlenme, bilinçlenme sorunudur. Yığınların öncüsü konumuna ancak inatçı, sabırlı, uzun soluklu bir mücadele yoluyla yükselebiliriz.

İşe nereden başlamalı?

Bir sıralama yapmak yanlıştır. Bir çok görev bir arada yerine getirilecek. Ancak konuyu ele alırken bir sıra izlemek zorunlu olduğu için çöyle bir sıralama yapabiliriz:

– Örgütsel yapının toparlanması, örgütsel mekanizmanın oluşturulması, düzenlenmesi.

– Yığınların öncülüğünün adım adım ele geçirilmesi. Bunun için daima yığın eylemlerinin yanında, içinde ve başında olmaya gayret sarfedilmesi.

– Propaganda faaliyeti artırılmalı ve etkinleştirilmeli. İleri unsurları kazanmalıyız. Hiç bir politik parti ve gruba angaje olmamış işçi ve gençlik grupları, devrimci görüşlere sahip kişi ve çevreler var. Onları kazanmalıyız. Ayrıca çeşitli gruplara mensup, grubunu terketmiş ya da bağları kopmuş devrimci unsurları safımıza çekmeliyiz. Siyasi grupların yeni çalkantılara ve ayrışmalara uğradıkları bu dönemde küçük – burjuva milliyetçiliğinin bunalımı ve çıkışsızlığının gözlerini açtığı ve yeni arayışlara yönelttiği devrimci, sağlam unsur ve çevrelere uzanmalıyız.

– İşçi sınıfı ve gençlik hareketlerinde köprübaşları tutmamız gerekiyor.

– Planlı, programlı bir örgüt çalışması gerek. Her parti hücresi ve birimi önüne aylık programlar koymalı, programlarını rapor etmelidir.

– Stratejik önemi olan bölge, işyeri ve okullar var. Bu yerlerde bulunan yoldaşlar özellikle planlı davranmalı, planlarını, çalıştıkları yerlerdeki durumun ayrıntılı bir incelemesine, sağlam bilgi ve verilere dayandırmalıdırlar.

– Kitle örgütlerinde çalışma, açık çalışma biçimlerinin ve legal araçların kullanılması, yasal yayın faaliyetlerine etkin katılım ve onların güçlü birer araç haline getirilmesi, legal ve illegal faaliyetlerin uyumlulaştırılması çok önemli.

– Her yoldaşla ilişki kurulmalıdır; askere gidenlerin, bölge değiştirenlerin adresleri alınmalı; bağları kopan yoldaşlar kendileriyle bağ kurulması için birilerinin gelmesini beklememeli, kendileri partiyi aramalı, bu süre içerisinde partili eylemi tatil etmemeli, parti adına insiyatif kullanmalıdır. Üye kayıtlarının yenilenmesinde bu husus göz önünde bulundurulmalıdır: kaydının yenilenmesini isteyen kadro ne yapmış; yukardan talimat bekleyip işleri tatil mi etmiş yoksa bir şeyler yapmaya mı çalışmış?

– Önümüzde sıcak, hareketli günler var. Daha canlı, daha enerjik olmalıyız. Tutuklu ve hükümlülerle ailelerinin eylemlerinin yanında ve içinde aktif yer almalıyız; grevlerin içinde, yanında, grevcilerle dayanışma eylemlerinin başında olmalıyız. Irak Kürtleriyle dayanışma eylemlerine, Kürdistan’da kurulacak kitle örgütlerine baş çekmeli, ısrarlı, kararlı ve tutarlı olmalıyız. Gençlik mücadelesinin başında bulunmalıyız; ilkeli ve esnek olmalı, devrimci hareketin eylem birliğine ciddi, sorumlu ve samimi yaklaşımla daima önem vermeli, baş çekmeliyiz.

– Askeri – teknik eğitim, silah temini, devrim deneylerinin incelenmesi, istihbarat, ordu – polis kurumlarında çalışma, ajan ve muhbirlerin cezalandırılması, partiye mali ve teknik kaynaklar sağlanması için özel uğraşı ve uzmanlık görevleri büyük önem kazanıyor; öne geçiyor.

– Siyasi polise karşı mücadele, sorguda devrimci tutum takınma konusundaki [eğitim – s. e.] eksikliklerini hızla gidermeliyiz.

– İdeolojik – politik eğitim, dünya devrimci sürecinin, günümüzün gerçeklerinin iyice anlaşılması ve [bu hususlarda – s. e.] düşünce üretilmesi; burjuva ideolojisine ve sapmalara karşı mücadele gibi bir dizi ağır görev önümüzde duruyor. Üstesinden gelmeliyiz.

Kürdistan’da öne çıkan belli başlı politik görevlerimiz:

1- Ulusal kurtuluş mücadelesinde proleteryanın önderliğini ve hegemonyasını sağlamak.

2 – Kürdistan devrimci, yurtsever güçlerinin eylem birliğini ülke içindeki günlük mücadelede gerçekleştirmek ve kalıcı kılmak.

3 – Devrimci yığın eylemlerini, işçi, gençlik, aydın, kadın hareketlerini yükseltmek; Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin temel taleplerini yığınlara mal etmek ve ileri sürmek; en başta ”Özgür ve Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti” şiarını öne çıkarmak.

4 – Burjuvazinin ve emperyalizmin manevralarını boşa çıkarmak; sosyal şövenizme ve hareketi yenilgiye uğratacak yanlış adımlara [akımlara – s. e.] karşı mücadele etmek.

5 – Kürdistan sorununu Türkiye halkına benimsetmek, mal etmek ve her iki halkın birleşik mücadelesini gerçekleştirmek.

6 – Uluslararası alanda daha etkili eylem yürütmek, özellikle dünya sosyalist ve devrimci güçlerinin soruna ilgisini, desteğini çekmek ve etkisini artırmak.

7 – Kürdistan’ın diğer parçalarındaki hareketleri yakından izlemek, deneylerini özümlemek ve onların dayanışma cephesini oluşturmak.

Her komunist bu görevleri nasıl yerine getireceğini düşünmeli; KKP’nin tüm organları bu doğrultuda çalışma programlarını netleştirmeli ve uzun erimli görevlerle günlük eylemleri uyumlulaştırmalıdır.

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HAKLARINA! NEWROZ PÎROZ BE!

Kürdistan Halklarına! NEWROZ PÎROZ BE! Dünyanın değişik bölgelerinde Emperyalist güçler arası hegemonya savaşı, Dünyanın zenginliklerine …