Perşembe , Nisan 18 2024
Home / Güncel / HALKIMIZIN BAŞI SAĞOLSUN! KKP

HALKIMIZIN BAŞI SAĞOLSUN! KKP

HALKIMIZIN  BAŞI SAĞOLSUN  

Bilindiği gibi Ülkemizin güneybatı kesimlerinde ve çok geniş bir alanı etkileyen şiddetli depremler yaşandı. Halkımız 07.02 2023 günü  7.7 şiddetinde bir depremle  karşı karşıya kaldı. İlk depremin  daha şoku ve yıkıntıları sürerken ve aradan dokuz saat geçmeden  yaklaşık aynı şiddette Elbistan merkezli ikinci deprem yaşandı. İrili ufaklı halen sürdüğü deprem afetini tüm olumsuz sonuçlarıyla birlikte halkımız halen  yaşamaya devam ediyor.  Umulandan, tahmin edilenden, beklenenden ve sanılandan çok çok büyük  felaketlerle  karşı karşıya kaldık. Doğal, sosyal, sınıfsal , ekonomik ve siyasal  yıkımlar ard arda geldi. Deprem Akdeniz’ den Fırat’a uzandı. Kayseri’den aşağı, Halep’ten yukarıyı salladı. Hatay, Maraş, Adıyaman ve Malatya şehirlerimizi ilçe ve köyleriyle birlikte harebeye çevirdi. Antep, Urfa, Diyarbakır ve Elazığ’ımız  kısmen etkiledi. Adana ve Osmaniye ağır hasar gördü.  Resmi rakamlara göre yitirdiğimiz insanlarımızın sayısı şimdiden otuz bini geçti. Yaralılarımız yüzbinlerce.  Bu kayıplarımızın çok çok artacağı ise herkeslerin bildiği bir gerçekliktir. Kışın  olanca hükmünü sürdürdüğü  ve ısının eksilerde seyrettiği bir zamanda  milyonlarca insanımız evsiz barksız kaldı. Umutsuzca yıkıntıların başında yakınlarını bekleyenler dışında  herkesler bölgeyi terk etti.  Geriye hayalet şehirler kalmış durumda. Çünkü herkes can derdinde.Yıkıntıların arasından canlarını kurtarabilenlerin çoğu ise   artçı depremlerden, soğuktan, açlıktan, susuzluktan ve diğer  yokluklardan kaçıp göçmekteler. Bu deprem felaketinde yitirdiğimiz onbinlerce kayıbımızın anıları önüde saygıyla eğiliyoruz. Depremden zarar gören tüm halkımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Yakınlarını yitiren herkeslere baş sağlığı ve sabırlar diliyoruz. Bu doğal ve siyasal felaketin  yolaçtığı  yaralarımızın tez zamanda sağalması kendi gücümüz, emeğimiz  ve çabamızla olacaktır. Çünkü bu Devlet bizim devletimiz değil. Kürdün, Ermeninin, Arabın, Rumun, Süryaninin, Alevinin, Hiristiyanın, ve Ezidinin devleti değil. İşçi ve emekçilerin, kadınların, gençlerin ve çocukların devleti de değil. Pazarcık ve Elbistan depremleri bu TC devletinin  gerçek yüzünü olanca çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Şu yalın gerçekliği vurgalayarak belirtelim:  Devlet olmanın asgari niteliklerine sahip olan bir devlet; asgari düzeyde de olsa vatandaşlarının CAN VE MAL GÜVENLİĞİNDEN SORUMLUDUR. BU SORUMLULUĞUNUN GEREĞİNİ DE ASGARİ DÜZEYDE YERİNE GETİRİR. Evet, depremler şiddetliydi. Evet, peş peşe iki deprem yaşandı. Evet geniş bir coğrafya ve yaklaşık ondört milyon insan depremzade durumuna düştü.  Evet, tüm deprem alanlarına ve enkazlarına  en kısa zamanda ulaşılamazdı. Amaaa, fakat, tüm insanlarımız ve  tüm dünya alem biliyor ki; ilk otuz saat boyunca ve hiç bir yerde resmi devlet güçleri yoktu. AFAD yoktu, Kızılay yoktu, asker yoktu. Elbistan ve Adıyaman’a  ise ancak üçüncü gün sonra ve kısmen ulaşıldı. Herşeyin başı ancak onyedi saat sonra  ekranlarda görünebildi. Depremde harabeye dönmüş  büyük şehirlere  sonraki zamanda ulaşan  AFAD vb  birimlerinin ise  sayısal yetersizliği bir yana, ne yapacağını bilmeyen kalabalıklar olduklarının tanıkları kameralardı. Üstelik çoğu ekipmansız gelmişlerdi. Yalnız işin uzmanları değil, herkesler bilir; deprem göçüğü altında kalanlara en kısa zamanda ulaşılmalıdır. İlk saatler ve ilk günler yaşamsal önemdedir. Ne yazık ki, yetmezlikten veya art niyetten ilk saatlerde ve ilk günlerde devlet ortalarda yoktu. Bizi, halkımızı ölüme terk ettiler.  Belki “Hatay arap ve alevi” dediler. Belki  “ Adana ve Osmaniye dışında kalan şehirler ne de olsa Kürd” diye düşündüler.  Bunları bilemiyoruz. Fakat milyonlarca insanımızı ölümün kucağına attıklarını iyi biliyoruz. Kısacası ve özcesi; Hatay’dan  Amed’e, Elbistan’dan Elazığ’a kadar olan Ülkemiz coğrafyası ve güneybatı Kürdistan’da yaşayan halkımız yalnızca  ard arda gelen iki deprem afetiyle karşı karşıya kalmadı. İki deprem ve onlarca artçısı kadar, hatta onlardan da fazla  yıkıcı olan üçüncü bir felaketle daha yüz yüze olduğumuz gerçeği hepimizin suratında bir şamar gibi patladı. Devlet depremzadeleri ölüme terk etti. Yalnızca enkaz altında olanları değil, enkazdan sağ  çıkabilenleri de. İhtiaç sahiplerine  bir hafta boyunca birer çadır, birer battaniye, bir somun ve bir tas çorba bile dağıtmadılar. İlk iki günden sonra ne yapacağını bilmez halde dolaşan AFAD’cıları ve gerçekleri gizlemek için uğraşan yandaş televizyoncuları saymazsanız, ortalarda ne asker, ne Kızılay, ne de bir başka güç vardı.  Onca insan gücü, onca lojitik ve teknik olanaklar,  ve hatta onca insan ısısına duyarlı termal kameralar  ne zaman  ve ne işe yarayacaktır; malumun ilanı gibi. Kaldı ki rant uğruna dayanıksız onca yapı stokunu  fay hatları üzerine yapanlar, inşaat sırasında malzemeden çalanlar ve  o çürük yapılara  “SAĞLAM” ruhsat verenler halkımıza karşı düşmanlıklarını hep sürdüregeldiler.  Ve yine kaldı ki, hep ama hep ayakta kalması gereken  itfaiye, belediye, hastahane,  sağlık ocağı, okul ve diğer yönetim binalarının dahi önemli ölçüde yıkıldığı bir  deprem süreci görüp yaşadık hepimiz. Bu akıl ve bilim dışı devlet anlayışı, bu vahşi kapitalizmin temsilcileri;  ve de  sömürgeci  TC  devlet zihniyeti kendisi de göçük altında kaldı.  Tüm bunlara karşın   geniş gönüllüler gücü ve halkımızın ve halklarımızın  dayanışmacı ruhu  hep ve her an deprem sahasındaydı. Tırnaklarıyla büyük emekler harcadılar. Dayanışmalarını halen de sürdürmekteler. Hayatın her alanında acılarımızı ve ekmeğimizi paylaşmayı sürdürüyorlar. O gönüllüler ordusuna takdirlerimizi ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Daha geniş ve daha düzenli gönüllüler ordusu  oluşturabilecek gücümüzün olduğunu  bilen sömürgeciler dayanışmamızı da engellemeye çalıştılar.  AKP, AFAD ve valilikler pankartı asılmayan yardım konvoylarının önünü kestiler.  Yer yer gönüllü dokdorların hastalarımızı ve yaralılarımızı muayene etmesini dahi engellemeye kaltılar. Bir süreliğine Twitterı yasakladılar. Basit bir işlem iken yıkılan baz istasyonlarının yerine seyyarlarını  dahi günlerce koymadılar.  Doğru ve gerçek bilgi yerine  daha ilk günden algı operasyonları başlattılar. Gördüğünü anlatan ve yazan gazeteci ve televizyoncular görevden alındı. Ve en önemlisi bu doğal felaketi,  yani depremin yıkıcılığını “ALLAHIN BİR LÜTFU” na  çevirmeye çalışacaklarının anlaşılmasıdır.  Her türlü yetkiye sahipken ve tek adam diktatörlüğünün önünde hiç bir engel bırakılmamışken  OLAGANÜSTÜ HAL ilanı da neyin nesidir!   Fırsat bulurlarsa seçimleri bilinmez tarihlere ertelemek gibi bir oyun oynayacaklarından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Deprem bahane edilerek yalnızca deprem bölgesindeki okullar ve üniversiteler değil, tüm okullar ve üniversiteler kapatılmak isteniyor. Mutlaka engellemeliyiz. Bu büyük deprem felaketinden zarar gören  halkımızın acılarını paylaşır, onlarla en sıkı şekilde dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtir, insanlarımızı ölüme terk edenleri teşhir ederken birkaç noktaya daha dikkat çekmek isteriz: Evet, hırsızlığı ve soygunu savunamayız, fakat hırsıza işkence edilmesini de savunamayız. Bilinir, biz  savaşa karşıyız; fakat savaş mağduru Suriyeli göçmenler bizim misafirlerimizdir, Açla bir dilim ekmeğimizi, açıkta kalanla küçücük odamızı paylaşırız; fakat önüne bayrak asılmış araçlarla  sahipsiz dükkanların yağmalanmasını insanlık dışı sayarız. Benzer münferit olayları öne çıkarıp halkımızın o büyük dayanışma gücünü gölgelemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.  İki depremin ve ardından halkımıza reva görülenlerin tüm ağırlığına ve yıkıcılığına rağmen  biz düştüğümüz yerden yeniden  kalkarız. Deprem sonrası geniş halk kitlelerinin seferberliği en büyük güç kaynağımızdır. HDP, Cem evleri, diğer sol parti ve sivil toplum örgütleri şahsında sergilenen  imece tavır ve tutumları umut ışığımızdır. Başta halkımız olmak üzere tüm deprem felaketine uğrayan  herkeslere  geçmiş olsun diyoruz. Kayıplarımız önünde saygıyla eğiliyoruz. Yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Kahrolsun  insanlık ve doğa düşmanı kapitalizm. Kahrolsun  akıl ve bilim dışı sömürgeci zihniyet!

Yaşasın özgürlük!

Yaşasın hakların dayanışma ruhu!

KKP

Partiya Komünist a  Kurdistan  Merkez Komitesi.

14 Şubat 2023

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HAKLARINA! NEWROZ PÎROZ BE!

Kürdistan Halklarına! NEWROZ PÎROZ BE! Dünyanın değişik bölgelerinde Emperyalist güçler arası hegemonya savaşı, Dünyanın zenginliklerine …