BİR MAYIS YAKLAŞIRKEN…
ÜRETENLER, VAR EDENLER!
YAŞAMI İLMİK İLMİK ÖRENLER!
İŞÇİLER, EMEKÇİLER!
Biliniyor ki, sizler yaşamı var etmeye, hayatı yeniden kurmaya çalışırken bir avuç burjuva oligarkı ve onların iktidarı hayatı cehenneme çevirdiler. Yokluk ve yoksulluk dayanılmaz boyutlara vardı. Tüm demokratik haklarımız yok edildi. Sosyal yaşamımız sıfırlandı. Siyasal istemlerimiz yerle bir edildi. Hak arayışlarımızın önüne yıkılmaz setler oluşturulmakta. Nefes alınmaz bir dünyaya mahkum edilmekteyiz. Vahşi kapitalizm ve onların siyasal iktidarı olanca barbarlığıyla toplumun tüm kesitlerinin üzerine karabasanlar gibi çullanıyorlar. Tek bir dertleri var; daha fazla sömürü ve daha çok rant elde etmek… Bunu sağlamak için her türlü yolu yöntemi devreye koymakta bir beis görmüyor, kural, kaide tanımıyorlar.
Toplumun son damla kanını emmek ve biraz daha sömürmek için ekonomik krizi derinleştirmeye fütursuzca devam ediyorlar. Öyleki, derin yoksulluk döneminden, derin açlık sürecine ulaştık. Ne gözleri ne de cepleri doyuyor. Çocularımıza bir bardak süt, on gram et yediremez hallere düştük. Gıdasızlıktan, yani yeterli beslenememekten bir neslimizi kaybetmekteyiz. Fiziksel olarak gelişim bozuklukları yaşayan ve zihinsel olarak gelişim gösteremeyen bir nesil yetişmekte. Geleceğimiz, umutlarımız ve hayallerimiz karanlıklar dehlizine gömülmekte.
TC devletinin sömürgeliştirdiği Ülkemiz Kürdistan da daha vahim şeyler olmaktadır. Halkımızın ulusal özgürlük ve demokratik talepleri en acımasız bir şekilde devlet terörü ile bastırılmaktadır. Türkiye‘nin genelinde yaşanan ekonomik kriz Kürdistan‘da daha katmeli bir şekilde yaşanmaktadır. En temel hak ve özgürlüklere tahammül edemeyen sömürgeci faşist Türk devleti sınır ötesi operasyonlarını deprem sonrası dahi sürdürmekdedir. Seçimler öncesi baskılar, sindirmeler ve rehin almalar hız kazanmıştır…
Ekonomik, sosyal, siyasal haklarımız için haykırmamız gereken bir süreçte, yani, bayrak ve pankarlarımızla meydanlara çıkıp haykırmamız gereken şu günlerde, önümüze suni gündemler konmakta. Bizlerin gerçek gündemimizden uzaklaşmamız istenmekte. Bir Mayısı emekçilerin mücadele günü olmaktan çıkarıp, burjuvazinin kendi arasındaki tepişmelere peşkeş çekilmeye çalışılmakta. Kırk katır mı kırk satırmı misali gündemler dayatılıyor. Seçim deniliyor. Hayat mamat meselesi deniyor. Varoluş yokoluş noktasındayız deniliyor. Ya islami faşizim, ya da demokratik cumhuriyet deniliyor. Oysa bilinir ki, sistem değişmeden, sömürü son bulmadan bizler için değişen ve iyileşen bir şey olmayacaktır.
Seçimler öne sürülerek, hak arama mücadelemizin önü alınmaya çalışılıyor. Mücadelemiz, burjuvalar arası kapışmalara yamanmaya çalışılıyor. Garip olan, siyasi öncülerimiz olduğunu iddia eden bir çok kişi ve çevre bu konuda yarışıyorlar. Burjuvazinin bir bloğunun sözcülüğünü yapıyorlar. Son viraj diyorlar. Tünelde son çıkış diyorlar. Ya tek adam rejimi ya demokratik Türkiye diyorlar. Ya faşizim ya özğürlük diyorlar. İki uçlu ateş sopasının bir tarafından tutmamız isteniyor. Sopanın iki ucunda da faşist yapılanmaları ve islamcı gericileri görmüyorlar. Toplumun hak ve hukuk taleplerini dillendirip pazarlık masasına getirme yerine, burjuvazinin bir tarafında koşulsuz yer almamız isteniyor. Sendikacı olduğunu iddia eden guruhlar da aynı safta yer tutarak, 1 Mayısın özünü boşaltma gayretine giriyorlar.
Gün, flamalarımız ve bayraklarımızla meydanları doldurma günüdür.
Gün, ekomomik ve demokratik haklarımızı haykırma günüdür.
Gün, örgütlü sınıf haraketini örme günüdür.
Gün, halkımızın ulus olmaktan gelen tüm taleplerimizi öne çıkartıp savunma günüdür.
Gün, ölü toprağını üzerlerimizden atıp, alanlara inme günüdür.
Gün, varlığımızı ve karalılığımızı dosta düşmana gösterme günüdür.
Biji Yek Gulan!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın işçinin emekçinin şanlı kavgası!
Partiya Komunist a Kurdistan (KKP)
Merkez Komitesi
26 Nisan 2023