Home / Parti Yaşamı / SERîHİLDAN VE SOSYALİST GÜÇLER – R. Özgür GEÇMİŞTEN GELECEĞE KKP / Parti Arşivinden

SERîHİLDAN VE SOSYALİST GÜÇLER – R. Özgür GEÇMİŞTEN GELECEĞE KKP / Parti Arşivinden

Dengê Kurdistan
[Bijî Kurdistan a Azad û Demokratik] KKP Merkez Yayın Organı
Sal: 9
Hejmar: 15
TİRMEH 1990

….Yazımız Kürdistan’da gelişen halk hareketini inceleyen, yorumlayan bir yazı niteliğini taşımamaktadır. ..Pratiğin öğreticiliğinden, deneyim ve birikiminden yararlanmak için Kürdistan’ın bir bölgesinde çığ gibi gelişen mücadele döneminde Diyarbekir’de bizim ve devrimci oluşumların yaklaşımlarını, … yürütülen faaliyetlerin tümü olmasa da bellibaşlılarını aktararak, bir yönüyle eksiklikleri, zaafları ortaya koymaya çalışacağız. Amacımız kısır bir tartışmaya girmek değil, tersine dostça öneri ve eleştiri temelinde hareketin zaaflarına ve devrimci, sosyalist güçlerin olumsuzluklarına dikkat çekerek sürece müdahale edilmesini hızlandıracaktır.
….
….
…Kürdistan gerçeğinin ışığında, ”ulusal direniş komiteleri” biçiminde oluşturulacak taban örgütleri eliyle verilecek mücadelenin, Kürdistan’da süren mücadeleye bilinçli bir yön vermek, uzun vadede ulusal demokratik cepheye dönüştürerek halk hareketi stratejisi temelinde devrimci mücadelenin zengin biçimlerinin hepsinden yararlanarak, sürekli bir çabaya girerek devrimci birlik ve mücadelede ısrarlı bir çizgi izledik.

Diyarbekir’de yerel seçimler döneminde, örgütsel çalışma yürüten güçlerle oluşturulan DEMOKRATİK PLATFORM bu anlamda önemli bir adımdı. Birlik ve kararlılıkla sürdürülen yerel seçim kampanyaları Diyarbekir’de halkımızın korkuyu aşmasına kaynaklık ederek, devrimci güçlerle halk kitleleri arasında sıkı bir bağ yaratmıştır. Devrimci sosyalistler, giderek eski itibarlarını kazanmaya başlamışlardır. Ne var ki, bu olumlu durum korunamamış, mücadelenin dayattığı sorunlar karşısında politik faaliyetler, mücadele biçimleri üretmekte devrimci – sosyalist güçler tamamen yetersiz kalmışlardır.

Devrimci sosyalist yapılar 12 Eylülden sonra ilk kez ülke topraklarında mücadele içinde eylem birliğine yöneliyordu. Bu halkayı giderek sağlamlaştırmak mümkündü. Ancak sözkonusu platformda bulunan güçlerin bir araya geliş biçimi ve gerekçeleri, olaylar karşısında aldığı tutum, dönemin gerektirdiği mücadele mantığını kavramadıkları, daha ziyade duygularını tatmine, vicdanını rahatlatmaya yönelik bir düzeyde bulunduğu bir gerçektir. Oysa ki devrimci, yurtsever güçler [-in] ilk kez ülke toprakları dışında birlik kurmaktan uzaklaşarak birliği [ülkedeki / Redaksiyon] bizzat gündelik politik faaliyetler içinde yönelmesi önemli bir adımdı.

Yukarda da belirttiğim gibi, ayrıntılara girmeden belli başlı olayları işleyerek, eksikliklere, zaaflara dikkat çekmeye çalışacağım.

Türkiye ve Kürdistan halklarının tarihlerinde Mart ayının önemi büyüktür. Bu dönemde devrimci hareket onlarca şehit vermiş, Kürdistan halkı bu ay içerisinde Newroz gibi bir günü halklara armağan etmiş, bu ay içerisinde Halepçemizde binlerce Kürdistanlı insan katledilmiştir. Bu nedenle Mart’la başlayıp, 1 Mayıs’la buluşup giderek yükselen devrimci bir dalga dönemine girerken gerekli siyasal atılımı yapmak için, KKP’nin bağımsız faaliyetlerinin dışında, tüm devrimci, sosyalist güçlerle birlikte bir atılım gerçekleştirmek için eylem kampanyasına yöneldik. Bu çerçevede DEMOKRATİK PLATFORM’da bulunan diğer örgütleri bir araya getirerek eylem kampanyasının örgütlenmesi için girişimlerde bulunduk. 21 Şubat Sömürgecilikle Mücadele Günü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 16 – 17 Mart Halepçe Katliamı, 21 Mart Newroz ve o dönem gündemde olan cezaevleri direnişlerini destekleme faaliyetlerine koyulduk.

Ancak [platform toplantılarında / Redaksiyon] yapılan öneriler genellikle ”basın açıklaması”, ”ilan” ve ”salon toplantıları” biçiminde idi. Oysa ki gelinen bu aşamada devrimci mücadeleyi ”ilan”, ”salon toplantıları” düzeyine indirgemek, bu güçlerin soruna ne denli ciddi yaklaştıklarını ortaya koymaktadır.

”Halkta gereken birikim yok”, ”koşullar uygun değil” vs. gerekçelerle bu öneriler yapılıp, kısır bir tartışma yürütülürken, halkımız Nusaybin’de faşist TC’ye karşı tutumunu belirleyerek harekete geçti. Süreci kavramakta yetersiz kalanlar, halkımızdaki bu muazzam birikimi göremeyenler, Halepçe katliamını ”gazeteye bir ilan vererek” protesto etmeyi düşünüyorlardı. DEMOKRATİK PLATFORM’un gerekli politikliği gösteremeyeceği iyice anlaşıldıktan sonra, KKP ve PKK öğrenci gençliğinin ortaklaşa girişimleriyle 16 – 17 Mart Halepçe Katliamı’nın protesto eylemi, başka gençlik gruplarına da kabul ettirilerek, yaklaşık 3000 kişilik bir katılımla 12 Eylül sonrası polisle çatışmalı ilk kitlesel gösteri gerçekleştirildi.

O günlerde Botan’daki halk hareketi de iyice belirginleşiyordu. DEMOKRATİK PLATFORM’u aşarak örgütlenen bu eylem DEMOKRATİK PLATFORM tarafından değerlendirilirken, halen de bu eylemin bir ”tesadüf” olduğu söylenilerek, ”Diyarbekir’de kepenk kapatma eylemi’ önerimiz de reddedildi. Kendine güvenmeyen, halkın gücüne inanmayan bu güçler, giderek gelişen ve Serîhildan düzeyine varan halk hareketine rağmen Newroz’u ”salon toplantıları”, ”evlerin lambalarının söndürülüp mum yakılması”, ”şehrin belli noktalarında küçük ateşler yakılması” biçiminde çok geri eylemlerle kutlamaya yöneldi. Bu tür eylemler küçümsenecek eylemler değildir, kendi koşullarında ileri eylemlerdir. Ancak Kürdistan’da gelinen bu aşamadan sonra, daha kitlesel bir şekilde kutlanmasının olanakları varken bu tür eylemler pasif ve yetersiz kalmaktadır.

”Kepenk kapatma”, ”okul boykotu” vb. protestoların yoğunlaştırılması, halk hareketinin yükseltilmesi için KKP DİYARBEKİR İL EKİBİ bir bildiriyle duruma müdahale etmeye çalıştı. Bir gün sonra DİCLE ÜNİVERSİTESİ’nde öğrenci hareketi BOYKOT eylemiyle HALK AYAKLANMASI’na katıldı. BAZI LİSELER’de de BOYKOT örgütlenerek takip edildi.

Bu türden faaliyetlerle KKP ve KDD’nin çalışmalarıyla, bir çok bölgede halkımızın ortaya koyduğu kitlesel eylemler Diyarbekir’de, kitlesel bir eylemin koşullarını oldukça olgunlaştırmaktaydı. Nihayet, DİRENİŞ gelip DİYARBEKİR’i de kuşattıktan [sonra / Redaksiyon], içerde giderek büyüyen protesto eylemleri sonucunda AYIN 17’SİNDE önerdiğimiz ve diğer güçlerce reddedilen KEPENK KAPATMA eyleminin örgütlendirilmesini benimseyerek DEMOKRATİK PLATFORM imzalı ortak bir bildiriyle kitlelere KEPENK KAPATMA ÇAĞRISI’nda bulunuldu. Her örgüt bir semtin bildirisinin dağıtım ve [eylemin / Redaksiyon] örgütlenmesini üstlendi. Eylem sonrasında tüccar zihniyetiyle hareket eden bazı güçler, gerek basına [yaptıkları açıklamalarla / Redaksiyon ], gerekse sözlü propagandalarıyla ”eylemi kendilerinin örgütlediklerini” söylediler. Bizim bu duruma diyecek bir tek şeyimiz vardır:

Baştan beri kitlelerin gücüne güvenmeyerek sırf vicdanını rahatlatmak, presten kurtulmak için devrimci mücadeleyi ”ilanlara”, ”basın açıklamalarına” indirgeyenler; sonradan bir takım müdahale ve etkilenmelerle oluşan durumu gördükten sonra fırsatı ganimet bilip, değişik hesaplar uğruna böyle bir faaliyete girenler, kepenk kapatma eylemiyle bildiri basımından dağıtımına ve esnafın örgütlenmesine kadar tüm faaliyetler ortaklaşa yürütülmesine rağmen, ”her şeyi ben yaptım” deyip kendini dev aynasında hissedenler aslında zavallı olmaktan başka bir şey değillerdir.

Biz hiç bir zaman böylesi basit politikacılık, zavallı kurnazlığı yapmadığımız gibi, bu türden davranışların da şiddetle karşısında olacağız. Bu tür tavırlar hiç bir gücü iflah etmeyeceği gibi, devrimci birliği de zedeliyeceği, kitlelerden soyutlanılacağı bilinmelidir. Tüm olumsuzluğa rağmen, Diyarbekir halkı Kürdistan’daki halk hareketine, yeterli olmamakla birlikte, katıldı; ancak Mart ayında halkımızın ortaya koyduğu mücadelenin en önemli eksikliği işçi sınıfının gerekli müdahaleyi yapmayarak, halk ayaklanmasının dışında kalmasıdır.

Botan’da başlayıp Silvan, Diyarbekir’e ulaşan; Batman’dan Dersim’e uzanan halk ayaklanması faşist TC devletinin yüreğine korku saldı. Tüm burjuva çevreleri ”denize düşen yılana sarılır” misali alelacele biraraya gelerek Kürdistan halkının ayaklanmasını bastırmanın yollarını aradılar. Zirve, MGK ve Bakanlar Kurulu toplantıları sonucunda bir dizi kararlar alarak, Kürdistan’da yürütülen vahşi savaşı daha da şiddetlendirerek, imha planları hazırladılar.

Kürdistan halkının başlattığı ”İntifada” ve TC devletinin imhaya yöneleceği bir dönemde, halkımız 1 Mayıs 1990’ı karşılıyordu.

1 Mayıs için bir yandan DEMOKRATİK PLATFORM, bir yandan KKP – KDD tarafından gösteri hazırlıkları yapıldı. Bildiriler dağıtıldı. DEMOKRATİK PLATFORM’un yanlış, kararsız tutumları yüzünden ikircikliğe düşen bir çok insan nereye gideceğini şaşırmasına rağmen yine de azımsanmayacak bir kitle KKP – KDD’nin çağırdığı DAĞKAPI’da toplandı. Fakat bizlerin de eksikliklerimiz yüzünden orada gösteri yapılamadı. Yine de büyük bir kitlenin orada toplanması anlamlıydı.

1 Mayıs’ta Diyarbekir’de 15 – 20 kişilik PKK sempatizanı bir grup genç korsan gösteri yaptı (BAĞLAR’da).

Yine Nusaybin’de bir korsan gösteri gerçekleşti.

Malatya, Antep gibi yerlerde de 1 Mayıs’ta çeşitli eylemler konuldu (bildiri, korsan gösteri, toplantı vs.).

[Not: Yazı esasen KKP Diyarbekir İl Ekibi sorumlusunun, o zamanki KKP Geçici Merkez Komitesi’ne gönderdiği bir rapordur. Boş bırakılan noktalı yerler kısaltılan yerlerdir. -REDAKSİYON.]

Bölüme ait diğer yazılardan!

KÜRDİSTAN HAKLARINA! NEWROZ PÎROZ BE!

Kürdistan Halklarına! NEWROZ PÎROZ BE! Dünyanın değişik bölgelerinde Emperyalist güçler arası hegemonya savaşı, Dünyanın zenginliklerine …