___________________________________________________________________________
birlik yolu
BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN..!
___________________________________________________________________________
Sayı:16 Tarih: Eylül 1981
___________________________________________________________________________
ELAZIĞ CEZAEVİNDE AÇLIK GREVİ
Hiç şüphesiz burjuvazi – özellikle de tekelci bürjuvazi – tarihi gelişim seyri içinde en çok olanaklara sahip sömürücü sınıftır. O da bu konumunu bildiği için elindeki îmkânlarını düşmanlarına karşı sonuna kadar kullanıyor. Kamuoyunu aldatmak, sindirmek, devrimcilerle arasına setler çekmek için olduğu kadar, kendisini haklı ve meşru göstermek için de tekniğin önüne koyduğu nimetleri sonuna kadar kullanıyor…
Özellikle de TV ve kelle sallayıcı basın, bu konuda faşist cuntanın, gerçekleri emekçi yığınların gözünden kaçırabilmek için kullandığı en büyük araçları. Eskimiş ve kokuşmuş yöntemler halkı aldatmaya yetmemekle birlikte, belli ölçülerde de olsa etkili olmuyor denilemez.
Kamuoyunu yanıltmayı ve faşist cuntayı iyiliğin timsali olarak göstermeyi amaçlayan TV yayınlarından biri de – izleyen herkes hatırlayacaktır – Elazığ Askeri Ceza ve Tutukevi’yle ilgili idi.
Yayınlanan programda cezaevi o kadar iyi ve o kadar çok olanaklara sahip gösteriliyordu ki, seyredenler ”Doğruysa içerde olmak dışardakinden daha rahatmış” gibisinden yorumlar yaptılar.
İşte o tutuklu ve hükümlülerin beyler(!) gibi yaşadığı Elazığ Askeri Cezaevi’nde komünistler ve devrimciler, yetkililere bir çok istek ve talepler bildirerek 3 – 10 Temmuz tarihleri arasında açlık grevi yaptılar.
İsteklerinin arasında ”Dilekçeyle tuvalete gitme uygulamasına son verilmesi” gibi, sözünü ettiğimiz TV yayınıyla tamı tamına çakışan(!) bir istek de vardı. ”İçerden sorguya ve işkenceye adam alınmaması, içerde işkence uygulamasına son verilmesi, faşist yüzbaşının alınması, kantinde istenilenin bulunması, havalandırmanın bir buçuk saat olması, koğuşların açılarak ziyaret sırasındaki nöbetçilerin kaldırılmasıi faşistlerin arasındaki 90 kadar devrimcinin 2 – 3 – 4 – nolu cezaevlerine yerleştirilmesi” gibi konular da istekler arasındaydı.
Bu isteklerle 2 numaralı cezaevinde başlayan açlık grevi, diğer cezaevlerinin de duyması ve katılması ile tam bir irade birliği içinde başlar ve devrimci kararlılıkla bitirilir. Faşist yüzbaşının alınması ve faşistlerin yanındaki 90 kişinin (bu rakam tahminidir) 2 – 3 – 4 – numaralı cezaevlerine yerleştirilmesi -bunun kabul edilmemesi yer yokluğundandır- dışındaki isteklerin yetkililerce kabul edilmesi de TV programının ve burjuvazinin ikiyüzlülüğünü yeteri kadar açıklar sanırız.
Fakat burjuvazi ve paralı köpeklerinin adilikleri bu kadarla da kalmaz. Tutuklu ve hükümlülerin açlık grevi sonucu elde ettiklerini sindiremeyen cezaevi yetkilileri yapılan protokola uygun olarak kantinden istenen çayı bahane ederek, koğuşun birine erleri saldırtırlar. Askerlerle mahkumlar arasında çıkan çatışmada biri ağır olmak üzere üç er yaralanır.
Bu saldırıdan da umduğunu bulamayan faşist zorbalar, soydaşları olan eğitilmiş 10 – 12 kadar kurt köpeğini devrimcilerin üzerine salarlar. Bir çok devrimci köpekler tarafından yaralanır.
Anlattıklarımız olup bitenlerden sadece bir kesit. Tamamını ancak cezaevi koşullarını yaşayanlar bilirler.
Biz bu vesileyle, burjuvaziye esir düşmüş, cezaevlerinde şanlarına uygun olanı yapan komünistlere, devrimcilere diyoruz ki;
– Sizlere yeteri kadar elimizi uzatamadık. Mücadelenizi kamuoyuna yeteri kadar mal edemedik. Genel sorunlarımızı, özgül sorunlarınızı çözmede yeteri kadar mesafe katedemedik. Faşizme karşı mücadeleyi henüz istenilen boyutlara getiremedik; birlik ve cephe sorunu hala önümüzde duruyor. Ama istenilen düzeyde olmasa da mücadelemiz sürüyor. Zor şartların bilenmişliğini, demokratik halk devrimi kavgasıyla bütünleştirmeğe çalışıyoruz. Ve şunu kesin söylüyoruz:
SİZLERİ ESARETTEN KURTARIP, YERİNİZE AĞZI SALYALI KÖPEKLERİ DOLDURMA KAVGAMIZ DEVAM EDİYOR VE EDECEK TE!
Elazığ’dan Birlik Yolu taraftarları