Perşembe , Mart 28 2024
Home / Güncel / Hasan H.Yıldırım Yoldaşın, KKP Program Taslağına Yönelik Eleştirisi!

Hasan H.Yıldırım Yoldaşın, KKP Program Taslağına Yönelik Eleştirisi!

Hasan H.Yıldırım Yoldaşın, KKP Program taslağına yönelik yapmış olduğu eleştirisini yayınlıyoruz. Kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar,

“KKP PROGRAM-2 ve GÜNCEL ASGARİ PROGRAM TASLAĞI”nı banada gönderme nezaketinde bulunduğunuz için teşekkür ederim. Tek tek madde madde üzerinde değil, ki; bu çok uzun bir yazı dizisini gerektirir. Bunun yerine genel bir yaklaşımla kısaca düşüncelerimi yazayım.

Her iki metni okudum. Kürd/Kürdistan’ın statüsü ve bunun üzerinde öngördüğünüz bağımsızlık hedefi yerinde tespitlerdir. Fakat alt alta yazdığınız maddeler şu an ki; Kürd/Kürdistan realitesine uygun değildir. Söz konusu maddeler kuşkusuz doğrudur. Her komünist partinin programında olması gereken ilkelerdir. Bu konuda bir sıkıntı yok. Fakat söz konusu edilen bu maddeler Kürd/Kürdistan’ın geçtiği sürece denk düşmeyen ilkelerdir. Sıkıntı buradadır.

Kürd/Kürdistan’ın şu an içinde olduğu durum ve bunun üzerinde inşa edilecek statü ismine ister sosyalist, ister komünist deyin sübjektif niyeten öte bir anlamı yoktur. Daha realist olmak gerekir. Bana kalırsa bu süreçte komünist bir partiyede gerek yoktur. Çünkü bunun pratikte karşılığı yoktur. Her şeyden öte bunu besleyecek sınıflar yoktur.

Dikkat edin. Kürdistan’ın bulunduğu coğrafya tahlile muhtaçtır. Kürdistan Orta Doğu cehenneminde dört sömürgeci devlet tarafından parçalandığı, bölüşüldüğü, Kürd milli egemenliğine boyun eğdirildiğinin ötesinde kuşatılmıştır. Varlığı inkar edilmiş, inkar edilen Kürdler yok edilmesi programlanmıştır. Kürd milleti bu barbarlığa karşı var olma mücadelesi vermektedir. Her şeyden önce bu barbarlardan kurtulması gerekmektedir. Parçalanan millet ve ülkeyi birleştirme görevi vardır. Bu da ancak milli olan tüm sınıf ve katmanların milli birliği ile mümkündür. Bunun karşılığı eğer halkçı bir önderlik olursa demokratik bir cumhuriyet olur. Bu koşullarda daha ötesi olmaz. Ayrıca uluslararası koşullarda buna uygun değildir. Yanı sıra mevcut sınıflar değerlendirildiğinde ortada sosyalist bir toplum yaratacak bir işçi sınıfı da yoktur. Kürdistan’da sosyalist bir toplum yaratmaktan öte demokratik bir toplum yaratmak acil bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Bu bir aşamadır. Bu aşama yaşanmadan sosyalizmi kuracak sınıflar doğmadan şimdiden Kürdistan’da sosyalist bir sistem öngörmek realist değildir.

İkincisi, KKP’ye çok büyük bir misyon biçmişsiniz. Gücünü aşan bir misyon. KKP hangi örgütlülük, olanak ve güçle o denilen hedefleri gerçekleştirecektir? Bunun cevabı bence yok. Dahası bildiğim kadarıyla KKP savaş sahasında değildir. Bunun imkanını bulur mu, bulamaz mı o da belli değildir.

Kürd/Kürdistan realitesini kavramak gerekir. Bir kere alt alta yazılan maddeleri yerine getirecek sınıflar ortalıkta yok. Hele kuzey açısında sorun masaya yatırıldığında daha işin başındayız. Bugün bazı şehirlerde küçük çapta birkaç fabrika olsada savaş sürecinde bunların yerinde yeler esecektir. Kürdistan baştan aşağı tabiat ve insani ile yakılıp yıkılacaktır. Kürdistan çıplak üretimsiz bir ülke haline gelecektir. O ortamda izah etmeye çalıştığınız ne burjuvazi, ne işçi sınıfı olacaktır. Kürdistan işgalden kurtulduğunda elde BM veya şu/bu ülkenin verdiği temel ihtiyaç maddeleri ile karşı karşıya kalacaktır. Tarım ve hayvancılık bitmiş noktasına varacaktır. Sanayinin s’si bile olmadığı bir toplumsal yapı ile karşı karşıya gelinecektir. Bu koşullarda işaret ettiğiniz sosyalist inşa koşulları olmaz. Bunun en bariz örneği 1992 yılında bir statüye kavuşan Kürdistan’ın güneyidir.

1992-1993 yıllarında güneydeydim. Halk günlük yaşıyordu, eğer yaşam denilirse. BM’in verdiği birkaç kilo prinç, şeker vs. ile geçinirdi. Yerleşim alanları boşalmış, sanayi yok, tarım, hayvancılık bitmiş, toplum sıfırdan yaşamı örgütlüyordu. Düşünün hangi imkanlarla? Bunu görmek gerekiyordu.

O süreçte (1992) dört parçada üyelerimizin katıldığı geniş bir kongre yaptık. Dört parçanın konumunu tartıştık. Sıra güneye gelmişti. Kuzeyli delege arkadaşların bir çoğu M-L, sosyalizm deyip durdu. M-L, sosyalizm sözcükleri havada uçuşuyordu. Sonra Güneyli bir delegeye söz verildi. Arkadaşın dediği kısa ve netti.

“Arkadaşlar siz ezbere konuşuyorsunuz. Ne burjuvazisi, ne işçi sınıfı, yok öyle bir şey. Toplum iki katmandan oluşuyor. Birincisi; eskiden kalma Saddam Hüseyin’in müşteşarları ve parti yöneticileri, ikinci kesim; aç ve sefil halk. Bunlar BM verdiği gıda maddeleriyle yarı aç, yarı tok yaşıyorlar. İnsanlar yaşam mücadelesi veriyor. Ne sosyalizmi” diye tanımlamıştı çıplak gerçeği.

Kuzey, güneyden farklı olmayacaktır. Belkide daha tahrip edilen bir ülke gerçeğiyle karşı karşıya kalınacaktır. Nihayetinde Saddam Hüseyin Irak’ından daha barbar Türk egemenlik sistemi ile karşı karşıyayız.

Ha bu koşullarda şu deniliyorsa Kürdistan zengin bir ülke. Halkçı bir önderlik olursa kendini kısa bir sürede toparlar derseniz haklısınız. İşte buna çaba sarfetmek gerekir. Böylesine hakçı bir önderlik yaratmak gerekir. Güney bunu başaramadı. O kadar varlık içinde şu an halk açlık sınırına gelmiştir. Çünkü önderliği ele geçiren “devrim“ önderliği milleti, halkı değil, kendi bireysel, ailesel, aşiretsel, partisel çıkarlarını esas aldı. “Devrim“ önderliği şu an mafyalaşmış bir konumdadır. Kuzeyde bu engellenirse ne ala. Bu da alt alta yazdığınız maddelerin toplamı bir politika ile olmaz. Onun yerine Kürdistan toplumunun mevcut dinamiklerine uygun bir program yapmak ve ona uygun bir örgütlülükle işe koyulmak gerekir derim. Rojava önderliği bunu imkanları dahilinde oluşturmuş görünüyor. Görünüyor diyorum. Çünkü büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Umarım dış bir işgale uğramaz ve mevcut kazanımlar bir uluslararası statüye kavuşmuş olur.

Umarım bunları yazmakla sizi üzmüş değilim. Ben gördüğümü söylüyorum. Yazdıklarım gerçekliğimizdir. Her şeye rağmen başarı dileklerimi sunuyorum. Saygılarımla.

Hasan H. Yıldırım
29.11.2019

Bölüme ait diğer yazılardan!

YÜZÜNCÜ YILINDA LOZAN ESARETİ! KKP

Yüzyılı aşkındır, halkımız ulusal ve demokratik talepleri için ayağa kalkarak, büyük mücadeleler vererek, zaman zaman …