Rojava’ye Kürdistan’da Olası Gelişmeler Ve Sonuçları!
Kürdistan’ın dört parçasında mücadele boyutlanmış ve işgalci, ilhak dört devleti zor duruma sürüklemiştir. Bu tarihsel süreçte Rojava Kürdistan parçası dünya gündemine DAEŞ karşı yürütmüş olduğu amansız Savaş’ta girmiştir. Rojava Kürdistan’ı TC devleti ben bir kaşık suda boğarım hesaplarıyla emperyalist devletleri işgale ve ilhaka razı etmiş. Daha sonra birleşmiş miletlerin oturumda, Rojava demografik yapısını nasıl dağıtırım formülünü R. Tayyip Erdoğan birleşmiş Miletler kürsüsünde anlatmıştı. Oysa bu oturumda TC devletini temsilen konuşan Erdoğan’a karşı hiç kimse bir tutum almamış ve adeta onay vererek sesiz kalmışlardı. Böylelikle bi kez daha ortaya çıktı ki Kürt halkının dostu kimse yoktu. Yine Kürt’lerin en güvendikleri şey dağları olmuştur. Dağlardan başka Kürt’lerin dostu dünyada yoktu. Dosta ve düşmanda bunu böyle görmüş oldu.
ABD Emperyalist lideri Trump TC devletinin bir dediğini iki yapmayarak Kürt halkını orta yerde yüz üstü bırakmışlardı. Emperyalistler kendi çıkar ilişkilerine göre hareket etmişlerdir. Emperyalist devletlerin dostluklar yoktur, çıkarları vardır. Bu dünde böyleydi ve bugünde böyledir.
Rus emperyalist devleti’de biz Suriye devletinin bütünlüğünden yanayız, ekonomik çıkarlar gereği TC devletine açık açık bu süreçte onay vermişlerdir. Nitekim orta doğu’da herkes kendi çıkarlarına uygun davranarak, zira çıkarlarını gelecekte güvenceye alma çabası içinde oldular. Kürt’lerde bu çatışma ve kapışma dönemi içinde kendi dynamikleri üzerinden hareket ederek sonuç almaya çalıştı. Sonuçta Kürt’ler bu engebeli ve çetin çatışmalarda 11.bin yiğit evladlarını kurban vererek TC devletinin direk desteklemiş olduğu İŞİDİ yenilgiye uğratmışlardır. İnsanlık Kürt savaşçılarına çok şey borçludur. Çünkü bu orta çağ gürûhu Kürtler tarih sahnesinden sildiler. İşte tamda bu durum ve pozisyon aynı zamanda Türk devletinin İŞİD üzerinde ki tüm projelerinde boşa çıkarmışlardır. Dolayısıyla Kürt’ler bu süreçte Türk ırkçı devleti tarafından gözden çıkarılması gereken diken olmuştur. Türk devletinin yanı başında DAEŞ Irak ve Suriye’nin büyük toprak parçalarını kontrol ederken, Türk devleti bundan hiç ama hiç rahatsız olmamıştır. Her koşulda El Nusra ve diğer orta çağ güruhuna desteklerini sürdüre gelmişlerdir.
Rojava’ya Kürdistan’da İdari Yönetim
Rojava’yı Kürdistan’da Kürt’ler İŞİD yenilgisinden sonra kendi kendini idari düzeyde yönetmeye başladılar. Hayattın her alınında yeni bir toplum inşaasını başarıyla kadınların öncülüğünde örgütlü ve idari yönetimi, anayasası orta doğuda ve yanıbaşında diğer ülkelerle mukayese edildiğinde en nitelikli bi anayasaya sahip, gelecekte örnek olabilecek bir toplumsal model’di. İşte tamada bu toplum modeline TC cebrüt devleti kabul edecek değiliz narları ikide bir TC devletinin cebrüt yöneticileri için bir saldırı gerekçesi oldu. Artık bu toplumsal modelle izin vermeyiz. Kuduz köpekler gibi her an saldırıya geçebilir narları atıyorlardı. Dört parça Kürdistan’a sömürgeci ve ilhakçı İran, Irak, Suriye’nin kendi aralarındaki çelişkilerinin bi tarafa bırakarak silbaştan işgale ve istilaya yönelmişlerdir.
Nitekim 09. Ekim 2019 tarihinde Türk rejimi işgal ve ilhak’a yönelmesi ile tekrarda bu ortaçağ gürûhu cihatçı faşist akımları Rojava’ye Kürdistan’da “milli ordu” adı altında örgütledi ve harekette geçirdi. İlk işgal saldırısıyla bu gürûhu eşek mayinleri olarak Kürt halkına karşı hareket geçmiştir. Sonuç’da Rojava’ye Kürdistan’a yönelik bu gürûhu yapmış olduğu katliam, yağma ve talan politikaları bir fiil R. Tayyip Erdoğan tarafından hayatta geçirilmiştir. Kürt kanını dökmeye yemin etmişçesine acımasızca ve insafsızca 300. bin üzerinden insanlarımızı yerinden yurdundan etmişlerdir. Mallarını mülklerini taru mar etmişlerdir. Buradan şanlı direniş karşısında sonuç almayacağını fark eden Türk devleti bu sefer yasak silahları kulanmışlardır; çocukları, yaşlıları ve sivillere karşı beyaz fosfor bombaları kullanmakla kalmamıştır, adeta burada insanlık şuçu işlemişlerdir. Er yada geç bu Katliamların sorumluları uluslararası mahkemede yargılanacaklardır.
TC Devleti Sonuç Almaz
İşte tamda bu soykırım politikalarının ve uygulamalarının dış kamuoyuna yansımasıyla dünya halkları dört bir yandan Rojava’ye Kürdistan’a yönelik dayanışma eylemleri gelişmiştir. Dünyanın dört bi tarafından işgale ve ilhaka karşı çok yönlü tepkiler ortaya çıktı ki buda TC devletinin baş diktatörünü uluslararası düzeyde ciddi sıkıntılarla yüz yüze bırakmıştır. TC devleti bu uluslararası siyasal baskılar karşısında kendi tarihinde hiç yüz yüze gelmemiş olduğu siyasal sıkıntılarının derinlemesine devam ediyor. Bu durum ülke içinde ekonomik kirizi tetiklediğini ve halk kitlerinde ve yoksul kesimlerde tepkilerin büyümesine neden olmuştur. Bu tepkiler Kürdistan’ın dört parçasında işgalci ve ilhakçı devletlerin ortak Kürd/ Kürdistan sorununda hareket geçirdiği gibi, Kürd halkıda dört parça Kürdistan’da tepkilerini ortaya koymuşlardır. Halkın bu doğal tepkileri işgalci ve ilhakçı devletler tarafından kanla bastırmaya çalışmış ve bunun önünü artık kesmezler; Doğu Kürdistan’da, Güney Kürdistan’da, Bakur’da Halk sokaklardan inmiyor. Yeni bir mücadele biçimi sil başdan işgalci ve Kürdistan istilasına karşı şekillenmektedir.
Dipten Gelen Dalga ve Ulusal Birlik
Kürdistan’ın dört parçasından dipten gelen bu dalga ve Uluslararası alanda ortay çıkan dayanışmayı ilk defa Rojava ye Kürdistan ile açığa çıkmıştır. Bu ortak senerji’yi güçlü bi baskı unsuru olarak Türk , İran, İrak ve Suriye rejimi ve devletlerinin üzerinde oluşan tazyikli baskıyı kullanabillir / kullanmalıdırlar. Çünkü bu devletlerin uluslararası alanda diplomatik ilişkileri oldukça zayıflamıştır. Bugün Uluslararası alanda Kürt’ler pyskolojik olarak üstündürler. Kürtlerin sağlayacağı ulusal birlikle ve bunu ulusal kongreyle taçlandırırsa, uluslararası alanda dört parça Kürdistan’ın yüz yıl önce Kürt’lerin iradelerine rağmen parçalanan Kürdistan’ın gündeme bütünlüklü olarak gelmesi elzemdir. Bugün ki siyasal Konjonktür buna uygundur. Artan oranda Ulusal birlik kendisini dayatıyor. Dört parça Kürdistan’da yükselen ses ve sanatçılardan ulusal birlik için çağrıları bu öngörüyle hayatın her alınında karşılığı var. Kürdistan’ının siyasal yapıları bu yüzyılı Kürt’lerin yüz yılı yapma sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar. Kürt’ler ikinci bir defa daha bir yüz yılı daha kaçırma lüksü olmaz/ olmamalıdır.
28.12.2019