Pazar , Aralık 22 2024
Home / Uncategorized @tr / 8. KONGRENİN ”PARTİ TÜZÜĞÜMÜZÜN İHLALİ HAKKINDA ÖZELEŞTİRİ KARARI”NIN (1 nolu karar) GEREKÇESİ

8. KONGRENİN ”PARTİ TÜZÜĞÜMÜZÜN İHLALİ HAKKINDA ÖZELEŞTİRİ KARARI”NIN (1 nolu karar) GEREKÇESİ

GEREKÇE

1986 Polis darbesinden sonra dağılan parti örgütümüz yapılan yeniden toparlanma çalışmaları neticesinde 1990 Eylül’ünde III. Kongresini yapabilmiştir. III. Kongremiz parti programımızı kısmen yenilemiş ve ilk bağımsız parti tüzüğümüzü kabul etmiştir. Bir dizi kararlar alan III. Kongre’den sonra partimiz siyasi arenada adına ve iddiasına uygun bir yer edinmiştir. Bununla birlikte zamanla parti tüzüğümüzün tanımladığı örgüt nitelikleri ve kuralları aşınmış, tüzük hükümlerinin çoğu önemli ihlallere uğramıştır. Bu çerçevede:

1) Parti kongreleri tüzüğün öngördüğü zamanda toplanmamıştır. Bu dönem zarfında yürürlükte olan tüzüğümüze göre parti kongrelerimizin kural olarak üç senede bir toplanması gerekiyordu. Tüzüğümüz Merkez Komitesine iki kongre arası 5 seneyi geçmemek kaydıyla, diğer bir deyişle azami 2 sene kongreyi uzatma yetkisi veriyordu. Ancak bu hükümler ihlal edilmiş; parti kongrelerimiz tüzüğün belirlediği zamanı aşıldığı için gecikmeli biçimde toplanmıştır.

2) Aşağıdaki kongre ve konferans takvimleri bu aşırı gecikmelerin boyutlarını gösteriyor:

3. Kongre (1990) ile 4. Kongre (1998) arasında 8 yıl zaman farkı var. Arada I. Konferans (1995) yapılmış.

4. Kongre (1998) ile 5. Kongre (2003) arasında 5 yıl zaman farkı var.

5. Kongre (2003) ile 6. Kongre (2012) arasında 9 yıl zaman farkı var. Arada II. Konferans (2011) yapılmış.

6. Kongre (2012) ile 7. Kongre (2016) arasında 4 yıl zaman farkı var.

7. Kongre (2016) ile 8. (olağanüstü) Kongre arasında 1 yıl zaman farkı var. Arada III. Konferans (Ekim 2016) yapılmış.

Arada yapılan konferanslara adeta Kongre muamelesi yapılmıştır. Bu yaklaşım I. Konferans Sonuç bildirisinde şöyle yer alır: ”… Konferans, seçim ve benzeri prosüdürleri hariç tutulacak olursa, hem MK, hem de delegasyon tarafından adeta bir kongre gibi değerlendirildi.” … ”Konferans, uluslararası ilişkilerden, parti yaşamına Bolşevizmi daha fazla ve daha yaratıcı biçimde içermeye kadar, bir dizi karar aldı. 30’u aşkın kararla, yeni süreçte yeni hedefler belirledi. Konferans, parti programında değişiklikler gereğine de işaret etti, bu doğrultuda, program değişikliğine yetkili kongreye değin, tüm partililerin yoğun ideolojik – politik üretime girmeleri çağrısını yaptı. Değişiklik ihtiyaç ve talebini tesbit eden Konferans, komünist disiplin ve demokratik merkeziyetçilik gereği, program değişikliğine kadar, bir önceki kongrenin onayladığı mevcut programın rehber olduğu gerçeğine de parmak bastı.”

Bu konferansın ”adeta kongre gibi değerlendirilmesi” sayesinde tüzüğün öngördüğü azami beş yıllık süre görmezden gelinmiş ve ”nasıl olsa Kongre gibi Konferans yaptık” zihniyetiyle 4. Kongre üç yıl daha uzatılarak 1998 yılına sarkıtılmıştır. Böylece iki kongre arası süre 8 yıla çıkmıştır. Bunun sonucunda ortaya çıkan durum 8 yıl içinde bir Kongre tarafından yeni MK seçilmemesidir. 3. Kongre’nin seçtiği beş kişilik MK’nın bir üyesi depresyona düştüğü, diğer bir üyesi MK’dan istifa ettiği için geri kalan üç üye MK’ya yeni üyeler atamış, ama zamanla hem III. Kongre’nin seçtiği hem MK’nın bünyesine aldığı bazı üyeler ihraç edilmiş; tekrar atama yoluyla yeni üyeler alınmıştır. Öyle ki atama yoluyla gelen MK üyelerinin oylarıyla Kongre’ce seçilmiş MK üyelerinin ihraç edildiği haller yaşanmıştır. Bunun sonucunda KKP MK, onun tek değişmez üyesi ve genel sekreteri dışındaki üyelerinin ihraçlar ve atamalar yoluyla sık sık değiştiği bir organa dönüşmüştür.

I. Konferans belgeleri gerçekten de bir kongrede incelenip sonuçlandırılabilecek boyuttadır. Fakat parti üyelerinin tümünü temsil eden delegelerin en az yarıdan bir fazlasının bulunmadığı ve yeni merkez komitesinin seçilmediği sınırlı bir toplantı kongre yerine geçemeyeceği gibi; zamanı geçmiş kongreyi toplamamanın da gerekçesi olamaz. Çünkü kongreyi toplamamak ister gerek III. Kongre’de seçilen, gerekse eksilen üyeler yerine MK’ya alınan eski MK’nın tüzüğe aykırı olarak görevde kalması sonucunu doğurur; ki öyle de olmuştur. ”Kongre gibi konferans” yaptık diyen o zamanki MK’nın ve Konferans delegelerinin bu gerçeği es geçmesi düşündürücüdür.

Ancak IV. Kongre yerine yalnızca konferans düzenlenmesinin nedeni ”kongre yeter sayısı” olmaması da değildir. Konferans belgelerinde bu neden şöyle açıklanıyor:

”Partinin IV. Genel Kongresi’nin toparlanmasında tüzüğün MK’ya tanıdığı süre dolmuştur. Bugün burada Konferans yerine pratik olarak kongreyi de gerçekleştirebilirdik. Ancak, Kongre’nin gündeminde bulunan program değişikliği başta olmak üzere, kuramsal ideolojik sorunların çözümü için parti yapısı hazır değildir.” Oysa bu gerekçe ”pratik olarak mümkün” olan Kongre’nin yerine Konferans yapılmasının gerekçesi olamaz. Kongre yeter sayısı hazır bulunduğuna göre Kongre yapılır; program değişikliği konusu gerekirse bir olağanüstü kongre ile yapılabilirdi. Burada kilit sorun parti merkez komitesinin yenilenmesinden kaçınılmasıdır. Zira konferansın MK seçme yetkisi yoktur, eğer bu toplantı bir Konferans olarak değil de Kongre olarak kabul edilseydi MK Kongre ile yenilenmiş olacaktı.

Kaldı ki acilen program değişikliğini gerektiren herhangi bir neden ve ihtiyaç da yoktu. Program 1990 yılında yapılan III. Kongre’de kısmen de olsa güncellenmişti. Diğer değişiklikler için zamana ihtiyaç vardı. Ama uzatma süresi de aşılmış olan kongre daha fazla ertelenemezdi. Buna rağmen ”Kongre’nin gündeminde bulunan program değişikliği başta olmak üzere, kuramsal ideolojik sorunların çözümü için parti yapısı hazır değildir” bahanesiyle kongre yapılmamış ve MK’nin asgari 3 yıl, azami 5 yılda bir parti kongresi tarafından seçimle tayin edilmesi ilkesi ihlal edilmiştir. Gerçi bu MK, 4. Kongre’de kongreyi geciktirmedeki sorumluluğunu kabul etmiştir; ama sorumluluğu kabul etmesi suç işlendiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Aynı MK’nin ”MK kongreyi geciktirirken, tabandan gelen ‘Kongre neden zamanında yapılmıyor?’ türünden ciddi bir baskıyı yaşamadığını da belirtelim” diye konunun özünü geçiştirmesi de ayrıca dikkate değer. MK’nın üzerinde ciddi bir baskı olmaması hem görev süresi dolmuş MK’nın bir kongreyle değiştirilmesi ihtiyacını ortadan kaldırmıyor; hem de hiçbir uyarı ya da hatırlatmanın yapılmadığı anlamına gelmiyor. Ama kendi yaptığı ”ayıklamalar” ve ”atamalar” ile kendini yenilemiş olan bu MK yapılan uyarı ya da hatırlatmaları da ciddi bulmuyor. Pişkin pişkin ”zaten üzerimizde tabandan gelen ciddi bir baskı da yoktu” diyerek aradan sıyrılıyor.

MK’nin düzenli yapılan kongrelerle yenilenmesi yerine kongre sürelerinin uzatılması yüzünden yenilenememesinin yarattığı sonuç partide fiilen tek adam hakimiyetinin doğmasıdır. MK’nın değişmez adamı, her seferinde iki insanı yanına alarak, üçüncü bir MK üyesini MK’dan ata ata partide tek otorite kalabilmiştir. Bu durumun başta MK olmak üzere partimizde yarattığı tahribat ve yozlaşmanın boyutları oldukça büyüktür.

İki Kongre arası zamanın öngörülen süreleri aşması durumu ve bunun yarattığı çarpıklıklar daha sonra da tekrarlanmıştır. 5. Kongre ile 6. Kongre arasında 9 yıl fark vardır. Arada, kural olarak üç yılda bir, yapılması gereken parti kongreleri yapılmamıştır. 3 yılda bir kongre toplama maddesi uygulansaydı 9 yılda üç kez kongre yapılmalıydı; MK’nın her bir kongreyi azami iki yıl erteleme hakkını kullandığını varsaydığımızda bu süre zarfında en az bir kongre es geçilmiş olmaktadır. Üstelik MK’nın kongre erteleme yetkisi sadece bir önceki kongrede seçilmiş, yani üç yıllık görev süresi dolmuş olan MK için bir sefer kullanılacak bir haktır. Yani 2003 yılında seçilen MK sonraki kongreyi ancak azami 2008 yılına kadar erteleyebilirdi. Oysa 6. Kongre 2012 yılında yapılmıştır. Dolayısıyla 5. Kongrenin seçtiği MK, hem parti kongresini hakkı olan süreden 4 yıl daha fazla ertelemiş, hem de yine MK’nın bizzat kendisinin yaptığı ihraçlar ve atamalar yoluyla değişikliklere uğrayarak, 9. yıl boyunca partinin yönetim organı olarak görev yapmıştır. Parti içi demokrasiyi işlemez hale getiren bu uygulamalara zamanında dur dememek partimizin vahim bir hatasıdır.

Bölüme ait diğer yazılardan!

ULUSAL BİRLİĞİN ACİLİYETİ VE DEVRİMCİ SORUMLULUK! BARAN CEM

Gare Dersleri; Ulusal Birliğin Aciliyeti ve Devrimci Sorumluluk!  Sömürgeci Faşist devlet TC‘nin Kürdistan‘ın üç parçasında …